Blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Kasım 2017 Pazartesi

Netflix'in Yeni Harikası: The Punisher

İlk bölümü yayınlanan The Punisher, güzel bir sezonun bizi beklediğini daha ilk bölümünden gösterdi. Bir Marvel karakteri olan Frank Castle ile takip edenlerinde bileceği üzere ilk olarak Daredevil dizisinde tanışmıştık. Netflix gelen güzel tepkilerden sonra bir The Punisher dizisi çekileceğini açıklamıştı. Frank Castle karakteri olarak seçilen Jon Bernthal, karakteri aslında gerçekten güzel canlandırmış. Birçoğumuzun The Walking Dead'den tanıdığı ve pek haz etmediği Shane, Frank Castle olarak çok iyi bir iş çıkarmış.


Bunun yanı sıra karakterimizi biraz tanıyacak olursak; kendisi Deniz Piyadesi olarak askerliğini yapmış ve keşif, keşif gücü ve keskin nişancılık dallarında da eğitim almıştır. ABD ordusuyla Vietnam savaşına da katılan Frank Castle, bu savaş esnasında bir esire tecavüz ettiği için arkadaşını kendisi öldürmüştür.

Dizinin ilk bölümünde ailesini öldürenlerden intikamını alırken gördüğümüz Castle, sonrasında bir inşaat işçisi olarak hem ailesinin acısını dindirmek için hem de sinirini insanlardan çıkarmaktansa balyozla duvarları yıkarak çıkarırken görüyoruz. Mesai arkadaşlarının kendisine karşı tavırları ve mafyanın kumarhanesine yaptıkları baskından sonra onları ele verebileceği için suçsuz birini öldürmek istemeleriyle çığırından çıkan Castle, mesai arkadaşlarını öldürdükten sonra mafyanın kumarhanesini tek başına basıp ortalığı dağıttığını ve kumarhanedeki herkesi tek başına öldürdüğünü görüyoruz.

Dizi de aksiyonun eksik olmayacağını ve özellikle mafyanın bir hamle yapması ilerleyen bölümlerde muhtemel bir olay zinciri olarak karşımıza çıkıyor. Tabi başrol olduğu için ölmeyecek olan Frank Castle'a zor durumlarında ilerleyen bölümlerde Daredevil ve Defenders ekibi yardıma gelir mi görmemiz gerek. Belki The Flash ve Arrow'da olduğu gibi ortak bölümler görebiliriz.

18 Kasım 2017 Cumartesi

Pardus 17.1 İnceleme

Uzun bir aradan sonra yeni bir yazı ile sizlerin karşısına yeniden çıkmak çok güzel bir duygu... Son zamanlarda gerek iş yoğunluğum gerekse vizelerin yoğunluğundan ötürü blogu oldukça fazla boşladığımın farkındayım. Bu yüzden bugünden itibaren en azından haftada bir bile olsa blogumda bir yazı yayınlama kararı aldım. Kısacası artık daha sık görüşebileceğiz. Lafı fazla uzatmadan konuya direkt olarak balıklama dalma düşüncesindeyim.


Bildiğiniz gibi (özellikle Linux kullanıcıları daha iyi bilir) Tübitak tarafından geliştirilen bir yerli Linux dağıtımımız var, adı Pardus. Pardus denildiğinde aslında tek bir işletim sistemi gelse de insanların aklına aslında bu durum biraz karışık (bunu farklı bir yazıda dile getiririm) ve yazının devamında Tübitak tarafından geliştirilen Pardus sürümü için konuşacağız. Tübitak geçtiğimiz günler yayınladığı görselle Pardus için uzun vadeli bir program belirlediğini ve geliştirmeleri sürekli hale getirdiğini açıkladı.


Yukarıda gördüğünüz bu takvimde Tübitak Pardus'un geliştirmelerine 2025 yılına kadar aralıksız devam edecek. Bu durum bu yüzden sevindirici bir haber. Bunun yanı sıra bir süredir kullandığım Pardus 17 (gelen son güncelleme ile artık 17.1 oldu) hakkında gözlemlerimden kısa bir şekilde bahsetmek istiyorum.


Öncelikle önceki Pardus sürümlerine nazaran XFCE masaüstü ortamını varsayılan olarak kabul eden bu sürüm görsellik açısından benim çok hoşuma gitti. Özellikle XFCE özelleştirmelerinin artıları ve Pardus'un varsayılan duvar kağıtları ve simge setleri de son zamanların modası olan materyal tasarıma uygun bir şekilde seçilmiş olması gerçekten güzel olmuş. Son kullanıcı olarak kurulumda ve kullanımda herhangi bir zorluk çekmediğim için son kullanıcı olarak sizlere de kesinlikle öneririm. Özellikle masaüstü ortamı olarak en hafif ortamlardan biri olan XFCE'nin varsayılan olması ve RAM tüketiminin düşük olması eski bilgisayarlar için bile rahatlıkla kullanılabilecek bir dağıtım olarak karşımıza çıkıyor.

Aslında yazılacak belki birçok konu var ancak hem biraz teknik konulara girmesi hemde başka sitelerden çok daha detaylı olarak öğrenebileceğiniz için son kullanıcı açısından kısa bir incelememi sunmak istedim. Eğer olur da indirmek isterseniz aşağıdaki  linklerden hem XFCE hem de Deepin arayüzlü halini indirebilirsiniz.

Pardus 17.1 XFCE indir

Pardus 17.1 Deepin indir


22 Eylül 2017 Cuma

İngilizce Düzensiz Fiiller

İngilizce de zamanlara çalışırken farkettim ki düzensiz fiilleri (irregular verbs) unutmuşum. Oysa ki zamanında hepsini ezbere hiç aralıksız sayabiliyordum. Zamanla tekrar etmeyince ve kullanmayınca haliyle unutuyor insan... Ben de hem tekrar etmek hem de hatırlamak amacıyla liste şeklinde düzensiz fiillerin hepsini oturdum listeledim. Eğer sizde ingilizcedeki düzensiz fiilleri (irregular verbs) ve hallerini merak ediyor ya da ezberlemek istiyorsanız hazırlamış olduğum listeden yararlanabilirsiniz. 


11 Eylül 2017 Pazartesi

Gönüllü CV Danışmanlığı Projesi: CV Destek

Linkedin'de aktif olarak takip ettiğim insan kaynakları uzmanlarından Sinem Işık tarafından son zamanlarda çok güzel bir proje hayata geçirildi. Çok yakından takip ettiğim bu projeyi sizlerle de paylaşmak istedim. CV Destek adındaki projenin asıl amacı aslında yeni mezun olmuş ve insan kaynakları alanında iş arayan ancak iş tecrübesi olmayan bireyler için hem tecrübe kazandırabilecek hem de CV'lerini düzenleme konusunda yardım arayan bireylere ücretsiz danışmanlık hizmeti vererek CV'lerde yaptıkları hataları göstermek.


Aslında CV Destek projesi ile en başından itibaren ilgimi çeken en önemli olay etap etap ilerlemesi ve her etapta farklı bir ekibin kurulması. Her kurulan ekipte sıkı bir eğitimden geçerek proje başladığında eğitimli birer ekip elemanı haline geliyorlar. Şimdi diyeceksiniz ki bu ekip tecrübesiz bizim CV'ler üstünkörü incelenmiş olacak. Aslında öyle değil. Şöyle ki ekipteki arkadaşlar eğitimlerini aldıktan sonra incelemelere başlıyorlar ve son onay ise Sinem Hanım'dan geçiyor.

Yeni bir mezun için kesinlikle çok faydalı olan projeden yararlanmak ya da projede yer almak istiyorsanız Sinem Hanım'ın İK Cafe bloguna girerek yayınlanan ilanları takip etmeniz yeterli olacaktır. Projeden yararlananların bazı geri bildirimlerini de aşağıdan okuyabilirsiniz.

Gönüllü CV projesi kapsamında doğru bildiğim yanlışlarımı fark etmemi sağladınız.Böyle bir proje ile birçok kişiye dokunmanız, onların yeni işlere sahip olabilmeleri adına destek olmanız takdire şayan. Bu kapsamda bana sağlamış olduğunuz destek için de şükranlarımı sunuyorum.
Göndermiş olduğum Cv’min içerik ve düzen konusunda profesyonel olan bakış açılarınız ile beni yönlendirmeniz , bu ve bundan sonraki iş arayış sürecimde etkin bir rol oynayacak. Değerli bilgi ve katkılarından dolayı emeği geçen Merve Hanım’a ve CV Destek Ekibine teşekkürlerimi sunarım. 
Öncelik ile vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. Çok güzel bir iş yapıyorsunuz.
Ama bu işin neticesine alabilmek için cv lerimizi okuyan değerlendiren karşı taraflarından bence sizler tarafından eğitilmesi gerekir ki bir anlamı olsun.
çünkü sizin profesyonelliğinize sahip olmayan kişiler okur ise yine bir anlam ifade etmeye bilir. Teşekkür ederim.
Yeni mezun ve kariyerinin henüz başında bir birey olarak, CV mi düzenleme gibi bir katkı ile hayatıma dokundunuz. Karşılıksız yapılınca iyiliktir bunun adı. Emeklerinize sağlık ! ✨ 

9 Eylül 2017 Cumartesi

Artık Köşe Yazarlığı da Yapıyorum

Aslında blogumda siyasi içerikli yazılar yazmayı çok sevmiyorum. Her ne kadar kişisel bir blog olduğu ve istediğim konuda yazı yazmama açık bir blog olduğu için hiç sırıtmayacağını düşünsem de bu tarz yazıların kişisel bloglarda bulunmasından yana değilim nedense... Bu yüzden bende daha rahat edebileceğimi ve yazılarımın yayınlandıktan sonra siyasi anlamda benimle aynı fikirleri paylaşan insanlara ulaşacağını düşündüğüm için köşe yazarlığı yapmaya karar verdim.


Öncelikle internette yer alan haber sitelerini listeledim ve konularına göre ayıkladım. Özellikle yerel haber sitelerinden uzak durmaya gayret gösterdim. Çünkü bir yerden sonra haberlerin içeriği ve konuları o bölgenin, ilin ya da ilçenin gündeminde kalmak zorunda oluyor ve bu durumda benim için bir sınırlayıcı etmendi. Daha sonra haber sitelerinin içeriklerini ve yazar kadrolarını incelemeye aldım. Bunu yapmamdaki amaç hem kendimi hem de yazılarımın yayınlanacağı haber sitelerini korumaktı. Çünkü benim görüşlerimle ters düşen bir haber sitesinde yazımın çıkması o haber sitesinin hem ziyaretçi kaybetmesine hem de benim diğer yazarlar ve ziyaretçilerle sorunlar yaşamama neden olabilirdi. Bu yüzden siyasi görüşüm ve düşüncelerimle ters düşen haber sitelerini eleyerek gönüllü köşe yazarlarına kapılarını açan haber sitelerinin listesine ulaştım. Sonuç olarak elimde bir iki tane site kalmıştı ve bunlardan birisi olan Gazete Kritik sitesinde, benimde blogunu çok yakından takip ettiğim Vural Egemen Sarıgöz haber editörü olarak görev yapıyordu. Bu yüzden elimde sadece Gazete Kritik'te kaldı diyebilirim.

En nihayetinde, işlerimden fırsat buldukça ve elimdeki konular hakkında araştırmalarımı yapıp net verileri elde ettikçe yazmak istediğimi hem Vural Egemen Hocam'a hem de Gazete Kritik'in kendi mail adresine mail atarak bildirdim. Gerek site yetkilileri gerekse Vural Hocam hızlı bir şekilde dönüş bu durumdan gayet memnun olacaklarını ve istediğim zaman istediğim yazımı yayınlayabileceğimi belirttiler. Sonuç olarak artık çalışma hayatımızı ilgilendiren siyasi konuları ayrıntılı verilerle bir araya getirerek elde ettiğim sonuçları Gazete Kritik sitesindeki köşemde yayınlıyorum.

Gazete Kritik köşeme buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Yazılarıma yorum yaparsanız eğer sevinirim.

8 Eylül 2017 Cuma

İşçi Grevlerine Bakışımız

İzmir'de faaliyet gösteren İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı İzdeniz A.Ş. çalışanlarının yaptığı grevden sonra gördüm ki işçi grevlerine bakış açımız oldukça ilginç... Siyasete oldukça düşkün olan vatandaşlarımız her konuda olduğu gibi işçilerin yürüttüğü hak mücadelelerine yine siyaseti işin içine katmayı başardılar. Bu yüzden öncelikle grev hakkında biraz bilgi vermek istiyorum.

İzdeniz çalışanları, üyesi oldukları sendika ile İzdeniz arasında yapılan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinden sonuç alamayınca son çare olarak grev kararı almış ve 23 gün boyunca hak mücadelesi vermişlerdir. Ancak bu hak mücadelelerini, sadece işverene karşı değil aynı zamanda bu hak mücadelesinde desteklerini bekledikleri halktan aldıkları tepkiye karşı da verdiler.


Aslında halkın tepki vermesi bir yere kadar normal karşılanabilir. Ancak bir yerden sonra greve karşı olan tepkinin üstüne siyasi konuşmalarda eklenince grevi işçiler için zorlaştıran bir etken haline geliyor ne yazık ki. Bir hak mücadelesi olan işçi grevlerinin hiçbir siyasi amacı yoktur öncelikle bilinmesi gereken budur. Ancak nedense biz bunları bir türlü anlayamıyor ya da anlamak istemiyoruz.

Bu yüzden halk olarak işçi grevlerine her zaman bir önyargıyla yaklaşıyoruz. Çünkü işçi grevleri olursa hizmet almamız ya gecikiyor ya da engelleniyor. Ancak şunu bilmiyoruz ki bu grevi yapanlarda eğer grev yapmazlarsa bizim yararlandığımız hizmetlerden kendileri yararlanamayacaklar. Hep kendimizi düşünerek tepki gösterdiğimiz insanlar grevde yer almazlarsa hem yasal sorunlarla karşı karşıya kalacaklar hem de ekonomik sorunlarının yanı sıra diğer işçi arkadaşlarını da yalnız bırakmış olacak. Bir işyerinde işçilerin birlik ve beraberlik içinde hareket etmeleri ve sendikalı olmaları, işveren ile işçi arasındaki dengesizliği gidereceği gibi insan onuruna yakışır iş dediğimiz insanca yaşamanın gereklerini yerine getirebilecek çalışma ortamı ve ücret dengesini de sağlayacaktır.

14 Haziran 2017 Çarşamba

Akademik Dünya'ya İlk Adımlar

Uzunca bir süredir yazamadım. Bende bu yüzden bu yazımda son zamanlarda yaşamış olduğu gelişmelerden kısa notlarla yazacağım bu yazımı...

En son yazdığım yazımdan bu yana aslında çok büyük bir değişiklik olmasa da güzel gelişmeler ve olaylar yaşadım diyebilirim. Bunlardan ilki 5 Haziran tarihinde CHP Emek Büroları tarafından düzenlenen Kıdem Tazminatı Fonu Çalıştayı'ydı. Şu anda iş piyasalarında büyük tartışma konusu olan ve gündemi yoğun bir şekilde işgal eden kıdem tazminatı fonu çalışmaları ile ilgili güzel ve etkili bir çalıştay oldu. Bu arada belirteyim burada saydığım konuların kısa detaylarını yazının devamında vereceğim ayrıca ayrıntılı olarak her biri için ayrı birer yazı yazmayı da düşünüyorum.


Ankara'da gerçekleşen bu güzel çalıştaydan sonra üniversiteyi okuduğum şehire Zonguldak'a gittim. Dolu dolu 2 gün geçirdim. Özellikle okuduğunuz şehire bir takım şeyleri başarmış ve belli bir seviyeye gelmiş biri olarak gitmek çok başka bir haz uyandırıyor insanda. Özellikle hocaların yanı sıra genel merkezi Zonguldak'ta olan Genel Maden İş Sendikası'nı ziyaretim sırasında çalıştığım yeri söyleyince ayrı bir güzel karşılanmak beni mutlu eden etkenlerden biri oldu. Keza yine aynı şekilde Zonguldak İşkur İl Müdürlüğündeki ziyaretim sırasında da aynı duyguları yaşadım.

Bunların yanı sıra artık Gazete Kritik isimli haber sitesinde de köşe yazıları yazmaya başlıyorum. Tabi güzel bir fotoğraf bulabilirsem. Şimdi siz aşağıdaki yazar hakkında kısmındaki eski resmimi gördükçe değiştir artık şu fotoğraf diyorsunuz haklısınız da yakın zamanda güzel bir fotoğraf çekilerek değiştireceğim. Ayrıca Academia.edu ve SlideShare.net internet sitesinde de akademik amaçlı hazırlamış olduğum bazı araştırmalarımı da paylaşmaya başladım. 

Çalıştay'dan Notlar

Son dönemlerde gündemi oldukça sık bir şekilde meşgul eden ve çalışma hayatımızı oldukça net bir şekilde etkileyecek olan kıdem tazminatı fonuna yönelik çalışmalar hükümet tarafından çok gizli bir şekilde yürütülüyor. Şu ana kadar kimsenin çok net bir bilgisinin olmadığı ve sadece gazetelerden gördüğümüz müjde(!) haberleriyle okuduğumuz kıdem tazminatı konusunda CHP Emek Büroları, tüm tarafların katılımının sağlandığı, demokratik ve etkili bir çalıştay düzenledi. Çalıştay'da edindiğim bilgilere ayrı bir yazı da değineceğim ancak şunu söyleyebilirim ki kesinlikle çok iyi bir organizasyon olduğu konusunda hiç bir şüphem bulunmuyor.

2 Haziran 2017 Cuma

Deniz İşkolunda Sendikalaşma Düzeylerindeki Değişim

Hepimizin bildiği üzere sendikalar çalışma hayatımızın vazgeçilmez unsurlarından biridir. Özellikle ülkemizde son dönemlerde ortaya çıkan kiralık işçilik konusu her ne kadar sendikalaşmayı önleyen ve sendikaların faaliyet alanlarını kısıtlayan bir durum olsa da deniz işkolu olarak adlandırdığımız 16 No'lu Gemi Yapımı ve Deniz Taşımacılığı, Ardiye ve Antrepoculuk işkolunda durum biraz daha farklı işliyor. Çalıştığım kurum olan Türkiye Denizciler Sendikası için yapmış olduğum çalışma sadece deniz işkolunda sendikalaşmadaki farkındılığı artırmaya yönelik bir çalışma olmakla birlikte sendikalaşma oranlarındaki değişimi tanımlayıcı niteliktedir. Bu yüzden akademik bir çalışma niteliğini taşımaya yönelik bir amaç gütmemektedir. 

SlideShare profilimden paylaştığım çalışmaya aşağıdan ulaşabilirsiniz.

29 Mayıs 2017 Pazartesi

Resim Sıkıştırma Araçları

Blog yazarları ve site sahiplerinin en büyük sorunlarından biri de sitelerin geç açılmasıdır. Ziyaretçilerin sitede kalma ve geri dönmelerini sağlamak için bir site ne kadar hızlı açılırsa o kadar önemlidir. Sitelerinizin yavaşlamasına neden olan birçok etmen var ancak bu yazımda başlıktan da anlaşılacağı üzere bu etmenlerin başında gelen sitelerinizdeki resimlerin boyutlarının büyüklüğü...


Bu fazlalıklardan kurtulup resimlerinizin netliğinden vazgeçmek istemiyorsanız yazımda bahsedeceğim siteler ve eklentiler çok işinize yarayacak.

TinyJPG

TinyJPG özellikle içlerinde en çok kullandığım araçlardan biridir. Zamanında Wordpress kullanırken eklentisini siteme kurmuştum ve her yüklediğim resmi otomatik olarak sıkıştırıyor ve öyle yüklüyordu. Bu yüzden ilk önereceğim site ve eklenti kesinlikle TinyJPG olacak. Aşağıdaki resimde de göreceğiniz üzere çözünürlükten kaybetmeden %70 oranında yüklemiş olduğum resmi görebilirsiniz.


Optimizilla

Optimizilla ise TinyJPG kadar etkili olmasa da TinyJPG'e göre daha ayarlanabilir ve isteğinize göre sıkıştırma oranı seçilebilir bir araç... Optimizilla'da sıkıştırma oranı varsayılan görüntü kalitesini %90 çeker ve boyutta küçültme yaparken kalitede %10'luk bir kayıp yaşatır ancak bunu çıplak gözle dahi fark edemezsiniz. Bunun yanısıra dilerseniz resimlerin görüntü kalitesini siz belirleyerek boyutlarını daha da küçültebilirsiniz.


Compressor.io

Compressor.io ise yaptığım denemeler sonucunda TinyJPG'in sıkıştırma oranına en çok yaklaşan site oldu. Özellikle çözünürlükten kayıp yaşatmaması da oldukça etkili bir faktör.


20 Mayıs 2017 Cumartesi

Opera Eklentilerim Yayınlandı

Uzunca bir süredir tarayıcı eklentilerine merak salmış ve araştırmaya başlamıştım. Araştırmalarımın sonunda Opera'nın eklentilerinin açık kaynak kodlu olduğunu ve geliştirmeye ve düzenlemeye yatkın olduğunu gördüm. Bunu fark ettikten sonra da hemen deneme amaçlı bir eklenti yapıp kendi bilgisayarımda denedim. Aslında çok fazla kod bilgisi gerektirmeyecek ve zorlamayacak eklentiler yapmaya çalıştım ve sonunda Opera'ya gönderdim.


Eklentilerimi yazımın sonundaki linklerden bulabilirsiniz. Burada eklentilerimden bahsetmekten ziyade eklentilerin nasıl yazıldığına ve kaynak kodlarına nasıl ulaşabileceğinize değinmek istiyorum. Öncelikle Opera'nın eklenti mağazasına Opera dışında farklı bir tarayıcı üzerinden erişin. Hangi eklentinin kaynak kodunu görmek istiyorsanız onu açın ve sağ taraftaki "Opera'ya ekle" butonuna tıklayın. Aşağıda açılan ufak pencereden "sadece indirin" yazısına tıklayın. 


İndirdiğimiz bu dosya .nex uzantılı bir Opera eklenti dosyasıdır. Eklenti dosyasının .nex uzantısını .zip olarak değiştirin ve dosyayı çıkarın. Çıkardığınız dosya da o eklentiye ait tüm kaynak kodları (resimde görüldüğü üzere) görebilir ve bir editör yardımıyla düzenleyebilirsiniz.


Şimdi de sizlere yayınlanan iki eklentim hakkında ufak bir bilgi vereyim. Bunlardan birisi Yandex.Translate Sidebar eklentisi. Bu eklentiyi kurduğunuzda Opera tarayıcınızın hemen sol tarafında ufak bir panel açılıyor ve bir Yandex butonu beliriyor butona tıkladığınızda ise Yandex Çeviri servisinin mobil görünümü anında açılıyor. Bu eklenti sayesinde Yandex'in Çeviri hizmetini sekme veya pencere açmadan ve bulunduğunuz sayfadan ayrılmadan anında kullanabileceksiniz. Eklentiye buradan ulaşabilir, kaynak kodlarını ise buradan indirebilirsiniz.

Diğer eklentim ise Freelyshout Lite On Sidebar eklentisi. Bu eklenti de yine sol tarafta açılan paneldeki Freelyshout butonu ile çalışıyor. Butona tıkladığınız yerli sosyal ağ platformu olan Freelyshout mobil sürümü açılıyor ve rahatlıkla Freelyshout profilinizin akışını görebilir ya da paylaşımlarda bulunabilirsiniz. Eklentiye buradan ulaşabilir, kaynak kodlarını ise buradan indirebilirsiniz.

16 Mayıs 2017 Salı

Onur Ünlü Yapmış Yapacağını

Ömründe "Leyla ile Mecnun"u bir kere izlemiş ya da "Leyla the band" kliplerinden birini izlemiş biri Onur Ünlü'nün ne kadar kaliteli bir yönetmen olduğunun anında farkına varacaktır. Bunun dışında yapımını ve yönetmenliğini üstlendiği filmlerde ise farkının belli olduğunu hemen görecektir. Hatta eğer izlemediyseniz ya da izlediğiniz halde Onur Ünlü'nün olduğunu bilmiyorsanız; "Güneşin Oğlu", "Polis", "Sen Aydınlatırsın Geceyi", "İtirazım Var" filmlerini kesinlikle izleyin.


Sinema ve dizi sektörümüzün (bana göre) gelmiş geçmiş en iyi yönetmenlerinden biri olan Onur Ünlü, yine farkını ortaya koydu ve kendi yazıp yönettiği "Görünen Adam" filmini Youtube'da yayınlamaya başladı. Yine konu anlamında, bizimkiyle tamamen aynı olan ancak sadece ufak bir farkla bizim dünyamızdan farklı olan bir dünyada yaşayan Kurtuluş adındaki başrolümüzün başından geçenleri gayet eğlenceli ve hareketli bir şekilde anlatıyor.

Şu anda halihazırda ilk üç bölümü yayınlanmış olan dizinin yeni bölümlerinin de yakın zamanda yayınlanacağını düşünüyorum. Özellikle televizyon dünyasındaki sansürlerin yoğunluğu ve bazı kanalların bu durumu abartarak "penisilin" adındaki ilacın söylenişine dahi sansür eklemeleri ve konu itibariyle belli olaylar etrafında dönen ve dönüp dönüp aynı başlangıca geri gelen, çarpık ilişkiler fantezisinin dibine vuran dizilerden sıkılanlar için son dönemlerde internet dizileri bir kaçış yolu oldu. 

Ülkemizde çok fazla yapım olmasa da "Sıfır Bir" gibi amatör yapımlarla (amatör dediğime bakmayın kadro her ne kadar amatör olsa da bence televizyonlarda izlediğimiz dizilere taş çıkartır) başlayıp, Blu TV, PuhuTV gibi büyük şirketlerinde devreye girmesiyle son zamanlarda önemli bir aşama kaydeden internet dizisi sektörüne Onur Ünlü'nün de dahil olması biz izleyiciler açısından oldukça güzel bir haber...

14 Mayıs 2017 Pazar

Yabancı Dizi Önerisi - American Gods

30 Nisan'da yayın hayatına başlayan ve Starz tarafından yayınlanan American Gods özellikle konusu itibariyle oldukça farklı bir açıdan yaklaşarak dizi sektörüne yeni bir soluk getirecek gibi duruyor.


Şu an için sadece iki bölümü yayınlanmış olsa da ikinci sezon onayını almış olan dizi de Shadow Moon adındaki başrolümüz bir banka soygunundan yakalanmış ve 3 yıldır hapiste olan bir abimiz... Normalde 6 yıl hapis cezası alan ancak (muhtemelen) iyi halden erken tahliye edilecek olan Shadow, karısının ölümüyle 3 gün daha erken tahliye edilir ve tüm hikaye bundan sonra başlar.

Oyuncu kadrosunda bulunan John Wick, Hercules ve Karayip Korsanları gibi filmlerden hatırlayacağınız İngiliz aktör Ian McShane, başrolümüz Shadow Moon'u canladıran Ricky Whittle ve Prison Break'teki efsane John Abruzzi rolünde gördüğümüz Peter Stormare gibi oyuncularla tadından yenmez ilk başlarda karışık ancak bir o kadar sürükleyici hikayesiyle daha iki bölümden bizi kendine bağlayabiliyor.

Biraz daha yazarsam spoiler verebileceğimden dolayı yazmayı burada bırakıp sizi dizinin fragmanıyla başbaşa bırakıyorum.


13 Mayıs 2017 Cumartesi

Opera Browser Reborn Kod Adıyla Güncellendi

Opera'yı bir çoğumuz kullanıyordur. Hatta hali hazırda şu anda bende bu yazımı Opera tarayıcısı üzerinden yazıyorum. İnternet tarayıcısı piyasasında Chrome özellikle pazarı işgal etmişken diğer tarayıcıların pazardan pay almaları için farklı ve yeni bir takım düzenlemeler getirmeleri kaçınılmaz oldu.


Opera da bu trende uyum sağlayan ve yeniliklerini en hızlı şekilde son kullanıcıyla buluşturan sayılı tarayıcılardan biri... Belki duymuşsunuzdur, son olarak geçtiğimiz aylarda duyurdukları Opera Neon adında prototip bir tarayıcı yayınlamışlardı. Bu tarayıcı sadece Mac ve Windows ortamlarında yer almış Linux kullanıcıları için yayınlanmamıştı. Opera, bu prototipi deney amaçlı yayınlamış olacak ki kullanıcılardan gelen geri bildirimler sonucunda yayınladığı son güncellemesine "Reborn (Yeniden Doğuş)" adını vererek tarayıcı dünyasında adeta bir devrim olarak nitelendirilebilecek yeni özellikleri bizlere sundu.

Bunlardan biri daha önce yayınlamış olduğu güncellemelerle ücretsiz VPN hizmeti ve reklam engelleme özelliğini daha da özelleştirilebilir kılmak olmuş. Bunun yanı sıra aslında eski Opera çalışanlarının kurduğu ve şu anda pazarda yeni yeni yer edinmeye başlayan Vivaldi'de bulunan tasarımsal bir özelliği de ortaya çıkardı. Vivaldi tarayıcısında tarayıcının pencere renklerini istediğiniz gibi belirleyerek kendinize göre rengarenk bir tarayıcı kullanabiliyordunuz. Ben özellikle koyu renk temasını çok sevmiştim ki o temanın bir benzerini Opera gece modu olarak bizlere sundu. 

Bunun haricinde asıl devrim olan özelliğe gelelim. Bence oldukça güzel ve kullanışlı bir özellik olan ve bizleri her bir messenger için yeni sekme derdinden kurtaran kenar çubuğundaki sohbet eklentileri... Bu eklentiler sayesinde Facebook Messenger, Whatsapp Messenger ve Telegram Messenger gibi sohbet uygulamalarını yeni sekme açmaya gerek kalmadan gizlenebilir mini pencerelerden kullanabileceğiz. Ve aynı kenar çubuğunda yer alan animasyonlu düğmelerle de yer imleri, hızlı başlangıç, rss okuyucu, ayarlar, geçmiş gibi sayfalara hızlı bir şekilde gidebileceğiz.

Opera'nın Reborn güncellemesiyle ilgili blog yazısına buradan ulaşabilirsiniz. Sizin Opera'nın Reborn güncellemesiyle ilgili düşünceleriniz nelerdir?

8 Mayıs 2017 Pazartesi

Tavsiye Yabancı Diziler - 2

Daha önce burada yazmış olduğum "Tavsiye Yabancı Diziler - 1" adlı yazımdan uzunca bir süre geçti. Bende bu kadar uzun sürenin dizi izleyenler için çok geleceğini düşünerek yazı dizimin devamını getirmeye karar verdim. Önceki yazımda sizlere The Walking Dead, The Flash ve Silicon Valley dizilerini önermiştim. Bu yazımda ise izlemeye yeni başladığım ve izlediğim dizilerden sizler için ufak bir derleme yaptım. Ancak bu sefer dizilerin içeriklerine yönelik bu sefer çok fazla bilgi vermeyi düşünmüyorum.

Hadi başlayalım....

Gotham


Hepiniz DC evreni hakkında az çok bilgi sahibisinizdir. Hiç bilmiyorsanız da "Batman v Superman" filminden hatırlarsınız muhtemelen... İşte Gotham dizisi aslında Batman'in "Batman v Superman" filminde koruduğu, doğup büyüdüğü şehir olan Gotham'da geçiyor. Eğer eskiden Batman çizgi filmlerini izlediyseniz hatırlarsınız, Batman ile mücadele eden Penguen, Joker, Catwoman gibi karakterleri... (Gerçi Catwoman çok fazla mücadele etmedi ama...) İşte Gotham dizisi sizi bu karakterlerin ortaya çıkışlarını ve Batman'in nasıl gerçek Batman oluşunu çocukluğundan itibaren ele alarak anlatıyor.

Fear The Walking Dead


The Walking Dead izlediyseniz eğer bu diziyi de kesinlikle izleyeceksiniz. Evet oyunculuklar belki The Walking Dead'deki kadar iyi değil ancak hikayenin aynı evrenin farklı köşelerinde ve yerlerinde geçmesi halihazırda sezon arasına giren The Walking Dead'e olan özlemi gidermeye yönelik oldukça işe yarıyor.

Luke Cage


Tıpkı DC evreninde olduğu Marvel evreninde de birbirinden farklı kahramanlar var. Ancak bunların belki en melek kalpli, en iyi, en şefkatli ve bir o kadar da güçlü olanı Luke Cage ile tanışın. Henüz bir sezon yayınlanmış dizinin ikinci sezonunun geleceğine dair bir çok söylenti olsa da henüz kesinleşmiş bir şey yok. Bence gelmesi gereken bir ikinci sezon oldukça güzel bir kurgu ile birleştirilirse Marvel evreninin en iyi dizilerinden biri olmaya aday bir dizi... 

3 Mayıs 2017 Çarşamba

Bireysel Emeklilik Sistemi Nedir?

Üzerinde hemen herkes bir şeyler yazdı çizdi, savunan oldu, eleştiren oldu... Peki nedir bu "Zorunlu Katılımlı Bireysel Emeklilik Sistemi"... Aslında bu yazıma başlamadan önce bende çok fazla net bir fikir sahibi değildim ve gönüllü olarak katıldığımız bireysel emeklilik sistemlerinden farksız olduğunu düşünüyordum. Bu düşüncemden dolayı da ılımlı bir bakış açısıyla yaklaşıyordum. Ancak bugün Cumhuriyet gazetesinin Cumhuriyet Akademi ekinde sayın Asya Saydam'ın yazısını okuduktan sonra sisteme karşı olan bütün ılımlı yaklaşamım değişiti ve bende biraz araştırma gereği duydum.


Şimdi bana diyeceksiniz ki "Şimdiye kadar niye araştırmadın?" Haklısınız bu benim bir sorunum.Ancak bu sorunda bireysel emeklilik sisteminin bende uyandırmış olduğu insanları birikim yapmaya teşvik etmesi algısından kaynaklanıyor. Uzun lafın kısası araştırmalarımdan sonra gördüm ki çalışanın brüt ücreti üzerinden kesilen bu katkı payına işverenin herhangi bir katkısı bulunmamakla birlikte sistemden belli bir süre içerisinde ayrılmazsanız verdiğiniz paradan kesinti yapılıyor. Yani sizlerden zorla kesilen ücreti bile alamıyorsunuz. 

Bunun yanı sıra siz ücreti ödemek dışında hiçbir kısmında bu sisteme dahil olurken seçici olamıyorsunuz. Neden mi? Çünkü işveren sizin adınıza bir bireysel emeklilik şirketi ile anlaşıyor ve o şirketin fonlarından herhangi birini sizin adınıza seçiyor ve üstüne maaşınızdan sizin paranızı kesip bu fona yatırıyor. Yani siz, sizin için işvereninize teklif edilen fonlardan ya da teklif veren şirketlerden hiçbirini seçemediğiniz gibi zorunlu olarak bu fona ücretinizden pay veriyorsunuz.

Görünüşte herşey her ne kadar otomatiğe bağlanmış güzel bir sistem gibi görünse de bu sistemin para vermek dışında hiçbir noktasında müdahil olamadığınız için ne yazık ki uygulama esnasında pek çok sorun çıkacak gibi duruyor.

18 Nisan 2017 Salı

İşsizler Sendikası (UCubed)

15 Ocak 2010 tarihinde Amerika'da ortaya çıkan ve "İş istiyoruz ve hemen istiyoruz!" sloganıyla kısa sürede Amerika'nın geneline yayılan UCubed (İşsizler Sendikası), 2008'deki Mortgate krizi sonrasında işsiz kalanları örgütlemek amacıyla kuruldu. Sendikanın kurucularından James Bontempo, 2010 yılının Ağustos ayında 12 milyon üyeye ulaştıklarını açıkladı. 


Özellikle çok büyü bir kitleye çok kısa bir sürede ulaşan UCubed, bu başarısını "İş Aktivisti" adını verdiği temsilcilerinin hemen her mahallede kendisi gibi işsiz kalanları etrafında toplamasına borçlu olduğu bir gerçek... Özellikle örgütlenme sürecinde hükümetin ve kamuoyunun dikkatini çekmek için belli aralıklarla bildiriler yayınlayarak kamuoyunda önemli bir algı oluşturmuşlardır. 10 maddeden oluşan en temel ve ilk bildirilerini;

1- İş                      
2- İş                
3- İş                
4- Yiyecek       
5- Barınma       
6- Sağlık Hizmetleri
7- Otomobil
8-TV/İnternet
9- Alkol veya marihuana   
10- İş, İş, İş!

şeklinde yayınlayarak önemli bir algı oluşturmuşlardır. Bu oluşturdukları algılar sayesinde özellikle Barack Obama'nın seçim çalışmalarında da UCubed isteklerine yer vermesi örgütlenmelerinin amacına ulaştıklarını söylemek mümkün. 

Aslında gördüğüm kadarıyla UCubed sadece bir işsizler örgütünden çok psikolojik destekte sağlayan bir oluşum olma özelliğine sahip. Şöyle ki, internet siteleri üzerinden işsiz kalan kişilerin kendi hikayelerini diğer işsiz kişilerle paylaştıkları ve psikolojik olarak destek alabildikleri görülmektedir. Her ne kadar güncel olarak bir veri edinememiş olsam da Youtube'da aşağıdaki videoyu buldum. Video da genel olarak UCubed hareketinin ne olduğundan bahsediyor. 


Daha detaylı bilgiye ise Çalışma Dünyası Dergisi'nde Özlem Kuşlu'nun yazmış olduğu makaleden ulaşabilirsiniz. Makaleye ulaşmak için burayı tıklayabilirsiniz.

Çalışma Hayatında Sosyal Diyaloğun Geliştirilmesi Projesi Notlarım

Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı öncülüğünde Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) tarafından yürütülen "Çalışma Hayatında Sosyal Diyaloğun Geliştirilmesi Projesi" Ankara'daki İLO merkezinde yapıldı. Birbirinden değerli hocaların ve farklı kurumlardan temsilciler (sendikalar, kamu kurumları, işveren temsilcileri) eşliğinde çok güzel iki gün geçirdik.


İlk gün sabah derslerinde bize İLO'nun sendikal özgürlük ve sendikal haklar konusunda ne derece hassas olduğunu ve 1919'dan günümüze İLO'nun gelişimi ve yaşanan olaylar hakkında belki de en net bilgileri öğrenebileceğimiz tek kaynak olan Prof. Dr. Mesut Gülmez'den dinledik.

Öğleden sonra dersinde ise bizlere Doç. Dr. Gaye Burcu Yıldız, İLO'nun 87 No'lu Sendika Özgürlüğü ve Sendikalaşma Hakkının Korunması Sözleşmesi ile 98 No'lu Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı Sözleşmeleri hakkında genel bilgi vererek işleyiş ve uygulanması hakkında bilgiler verdi.

İkinci günün sabah ve öğleden sonra derslerinde yine Doç. Dr. Gaye Burcu Yıldız, İLO'nun 135 No'lu İşçi Temsilcileri, 151 No'lu Çalışma İlişkileri (Kamu Hizmeti) Sözleşmesi ve 154 No'lu Toplu Pazarlık Sözleşmesi hakkında bilgilendirerek yine işleyiş ve uygulanmasına ilişkin bilgiler verdi.

Son oturumda ise Prof. Dr. Nurhan Süral, bizlere Avrupa Birliğinin Sosyal Diyaloğa İlişkin Müktesebatı hakkında bilgi verdi ve eğitimin sonunda ise sertifikalarımızı dağıttı.

Programın genel görünümü bu şekilde geçti ancak bir kaç ufak detay dışında... Bu detaylardan birisi benim varlığından yeni haberim olduğu ve bana göre en çok ilgiyi toplayan İMECE Ev İşçileri Sendikası oldu. Birçoğu kayıt dışı olarak çalıştırılan ve günümüzde çok geri planlarda olan ve herhangi bir yasal güvencelerinin olmaması nedeniyle iş cinayetlerinin dahi dikkate alınmadığı ev işçileri (bizlerin daha çok hizmetçi, temizlikçi olarak bildiği) arasında örgütlenmeyi amaçlayan ve onların yasal olarak güvencelerini sağlamaya çalışan İMECE Ev İşçileri Sendikası eğitim süresince özellikle en çok dikkat çeken ve o dikkati sonuna kadar hak eden sendikaydı.

Bunun dışında benim açımdan tanışmaktan büyük zevk aldığım ve onur duyduğum Liman-İş Sendikası'nda Endüstri İlişkileri Uzmanı olan ve benimle oldukça ilgilenen Enis Kaya'da bu eğitimin bana kattığı ufak detaylardan sadece biri...

Ayrıca DİSK'e bağlı Genel İş Sendikasında Toplu Sözleşmeler Daire Müdürü olarak görev yapan Engin Sezgin ve özellikle konuşmalarıyla beni oldukça etkileyen yine Genel İş Sendikasında Eğitimci olarak görev yapan değerli Gökhan Alpuğan bu eğitimin bana kattığı ufak ama tıpkı diğer ufak detaylar gibi bir o kadar önemli detaydı.

Aslında yazım bu kadar değil ancak uzun yazılar genelde insanları sıktığı için çok fazla uzatmak istemedim o yüzden eğitimlerden aldığım notları ve sözleşmelerin içeriği hakkında açıklayıcı güzel bir yazıyı da bir sonraki yazıma bırakmayı uygun gördüm.

6 Nisan 2017 Perşembe

Ofisinizde Yazılım Maliyetinden Kurtulun

Kurumlar her yıl lisanslı ürünlere tonlarca para harcıyor ve bunun karşılığını da ne yazık ki göremiyor. Bu yazımda bilgisayarlarında sadece ofis ve antivirüs uygulamaları kullanan bir işletmenin yıllık olarak yaptığı lisans masraflarından bahsedeceğim ve alternatif yollar önereceğim. 


Öncelikle işletmemizde 5 tane bilgisayar ve bu bilgisayarlarda Windows 10, Microsoft Office ve Norton Antivirüs programı yüklü olsun. Bu programların fiyatlarını aşağıda sitelerinden alarak verdim.

Windows 10 Home: 499,99TL
Microsoft Office 365: 30TL/Aylık (360TL/Yıllık *En düşük PC paketi)
Norton Security Standart: 69,99TL/1Bilgisayar (5 Bilgisayar için 69,99TL'den hesaplandığında (69,99TL ise indirimli fiyat normal fiyatı 119TL) 349,95 TL / Yıllık )

Toplamda ise yıllık olarak 1209,94TL sadece lisans masrafı ortaya çıkıyor. Ayrıca bu bilgisayarlara yeni türeyen kırılması oldukça zor olan cryptolocker adı verilen ve dosyaları özel olarak şifreleyerek sizden fidye isteyen virüsleri de katarsak yaklaşık olarak 2000TL civarında lisans ve korunma masrafı ortaya çıkıyor. 

Evet belki bir işletme için çok büyük bir bütçe olmayabilir ancak hiç masraf çıkmaması bir işletme için her zaman çok daha iyidir. 


Şimdi ise Linux kullanan ve aynı uygulamaların Linux versiyonlarını kullanan bir işletmeyi düşünelim.İşletim sistemi olarak TÜBİTAK tarafından geliştirilen Pardus Kurumsal, ofis uygulaması LibreOffice kullansın.Şimdi maliyetlerimize bakalım.

Pardus Kurumsal: Ücretsiz olarak dağıtılıyor. Ayrıca teknik destek konusunda gerek TÜBİTAK yetkilileri gerekse Pardus Topluluk gönüllüleri ücretsiz olarak destek sağlıyor.

LibreOffice: Ücretsiz olarak dağıtılıyor ve Microsoft Office ile yapabildiğiniz tüm işlemlerin birebir aynılarını yapabiliyor ve dökümanlarınızı da Office uzantısında (.doc, .docx, .ppt, .pptx, .xls vs.) kaydedebiliyorsunuz. 

Antivirüs: Linux tabanlı bir işletim sistemi olduğu için virüs bulaşma olasılığı çok çok çok düşük bir seviye de... Ayrıca bulaştığını bile varsayarsak Linux altyapısını kullanan hiçbir işletim sisteminde, kurulum sırasında belirlediğiniz yönetici parolasını girmeden ana sisteme zarar verecek bir işlem yapılamadığından siz izin vermediğiniz sürece virüs sisteminizde barınamaz.

Toplamda ise geliştiricilere bağış yapmadığınız sürece lisans ücreti olarak ödeyeceğiniz bir ücret bulunmuyor ve güvenli bir şekilde sınırsız olarak kullanabiliyorsunuz.

İLO 154 Sayılı Toplu Sözleşme Konvensiyonu

Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) tarafından 1981 yılında Cenevre yapılan 67. Uluslararası Çalışma Konferansı'nda oluşturulan ve toplamda 45 ülke tarafından İLO 154 Sayılı Toplu Sözleşme Konvensiyonu'nu Türkiye henüz kabul etmediği için Türkçe bir metni bulunmamaktadır.


İLO ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından düzenlenen ve "Çalışma Hayatı'nda Sosyal Diyaloğun Geliştirilmesi Projesi" kapsamında Türkiye'deki sosyal taraflar olan konfederasyonlar ve bağlı sendikalara kurumsal kapasitelerinin artırılması, örgütlenme özgürlüğü, toplu pazarlık ve sosyal diyalog konularıyla alakalı 10 - 11 Nisan 2017 tarihlerinde İLO Ankara Ofisinde toplantı yapılacak. Toplantı kapsamında 87, 98, 135, 144, 151 ve 154 sayılı İLO Sözleşmeleri hakkında bilgi verilecek. Bu sözleşmelerden 87 Sayılı Sendika Özgürlüğü ve Sendikalaşma Hakkının Korunması Sözleşmesi, 98 Sayılı Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı Sözleşmesi, 135 Sayılı İşçi Temsilcileri Sözleşmesi, 144 Sayılı Üçlü Danışma Sözleşmesi ve 151 Sayılı Çalışma İlişkileri (Kamu Hizmeti) Sözleşmesi Türkiye tarafından kabul edildiği için Türkçe metinlerine erişmek mümkün. Ancak 154 Sayılı Toplu Sözleşme Konvensiyonu hakkında aynı şeyi söyleyemeyeceğim.Bu yüzden bende 154 Sayılı sözleşmeyi Türkçe'ye çevirdim. Türkçe metni aşağıda görebilirsiniz ayrıca orjinal ingilizce metne ulaşmak için de burayı tıklamanız yeterli olacaktır.

Lütfen gördüğünüz hatalı yerleri yorum atarak yada iletişim sayfası üzerinden bana bildiriniz.

4 Nisan 2017 Salı

Tümtis Grev Kararı Aldı

TÜV-TÜRK'e bağlı Tem-Kocaeli Araç Muayene İstasyonlarında çalışan işçilerin, Tüm Taşıma İşçileri Sendikası'na (TÜMTİS) üye olmaları ve 48 işçinin işten çıkarılmasıyla 2014 yılında başlatılan hukuki mücadeleyi kazanan TÜMTİS, toplu sözleşme masasından grev kararıyla kalktı.


3 Nisan 2017 itibariyle Gebze, Gölcük ve Köseköy olmak üzere 3 farklı işyerinde grev kararı alan TÜMTİS, işyerlerine grev pankartı astı. Basın açıklaması yapan TÜMTİS Genel Örgütlenme Sekreteri Muharrem Yıldırım açıklamasında "Bugün işverenin, yasa tanımaz, kanunları hiçe sayan keyfi tutumundan dolayı burada grev aşamasına gelinmiştir” diyen Genel Örgütlenme Sekreteri Muharrem Yıldırım konuşmasını şu sözlerle sürdürdü; “Bu işyerinde 2014 yılında başlattığımız örgütlenme çalışmasında işveren, çalışanların sendika hakkına saygı göstermek yerine üyelerimize baskı uygulayarak sendikadan vazgeçirmeye çalıştı. İşveren, önce 6 işçiyi işten çıkardı, üyelerimizin kararlı duruşu karşısında ise yeniden işçi kıyımına girişti. Toplam 48 üyemizi işten çıkardı ancak açtığımız işe iade davalarında mahkemeler sendikamızı ve işçileri haklı buldu.” dedi.

Sendikal örgütlenmenin yasal bir özgürlük olduğu, gerek Anayasa'mızda gerekse 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu'nda da güvence altına alındığı bilinmektedir. Temel insan hakları arasında da bulunan sendikalara üye olmayı engellemenin hiçbir mantığı olmamakla birlikte engellemeye çalışmak dahi suç sayılmalıdır.