Blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Mayıs 2018 Çarşamba

Endüstri 4.0 ve Sendikalar

Türk Metal Sendikası ve Uludağ Üniversitesi'nin 3 - 6 Mayıs 2018 tarihleri arasında düzenledikleri "5. Akademek - Söz Çalışma Ekonomisi Öğrencilerinde Kurultayı"na katıldım. Kurultayın ana tartışma konusu bu yazının başlığını oluşturan "Endüstri 4.0 ve Sendikalar" olarak belirlenmiş ve Türkiye'nin dört bir yanından gelen Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri öğrencileri bu konuda sunumlar hazırlamışlar. Aslında Endüstri 4.0'ı tartışmanın bile erken olduğu bir ortamda bu konunun sendikalarla olan ilişkisine yönelik yapılan çalışmalar haliyle hayali birer literatür taramasından öteye geçememiş.

Her ne kadar Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri öğrencileri arasında sendikal farkındalığı artırmaya yönelik güzel bir organizasyon olsa da bu sene seçilen konu kurultayın biraz istenen sonucu verememesine neden oldu. Son zamanlarda her yerde duyduğumuz ve "geleceğe hazırlanın" sloganlarıyla teknoloji liselerinin reklamlarında sürekli karşımıza çıkan bu Endüstri 4.0 nedir ona biraz değinelim ardından kurultayın neden istenen sonucu vermediğine ilişkin fikirlerimi sizlerle paylaşacağım.


Nedir bu Endüstri 4.0? Yeni bir çağ başlıyor artık. Bilgi çağı adını verdiğimiz bu çağ için aslında 2000'li yılların başında konuşulmaya başlanmıştı. Hatırlarsınız. Windows 95, Windows XP'nin olduğu, internet kafelerde GTA Vice City ve GTA III oynadığımız dönemler. Counter Strike'daki karakterler bile piksel pikseldi o zamanlar. Daha o zaman günümüzdeki teknolojinin zerresi yokken bilgi çağına geçtik deniliyorsa şimdi hangi çağdayız diye de düşünmüyor değilim hani. Neyse lafı fazla uzatmadan Endüstri 4.0 olarak adlandırdığımız yeni endüstri teknolojisi özünde otomasyon sisteminin temel noktası olarak görülmektedir. Yani artık üretim sisteminde hiçbir şekilde insan gücünün/emeğinin kullanılmadığı tamamen makineler ile üretimin gerçekleştirilmesi sürecidir. Endüstri 4.0 ile sadece üretim değil hizmet sektöründe dahi akıllı sistemlerin kullanılması planlanmaktadır. Buna en güzel örnek olarak Amazon'un ve Philips'in şimdilik test amaçlı kurmuş oldukları içinde hiçbir insanın çalışmadığı marketleri örnek verebiliriz. Aşağıdaki videoda da göreceğiniz üzere stok yönetiminden ürünlerin satılmasına kadar tüm süreçler otomasyon sisteminin bir parçası...

Peki Endüstri 4.0 ile çalışmakta olan vasıfsız çalışanlar olarak adlandırdığımız herhangi zanaat ile uğraşmayan ve el becerisi olmayan insanlar ne olacak? Bu da hükümetlerin ve devletlerin yönlendirmesine ve yeni çağa ayak uydurmasına dayanan bir durum. Eğer devletler Endüstri 4.0'a ilişkin yeni reformlar geliştirmezlerse birçok insan işsiz kalacak.

Peki sendikalar bu konuda bir şey yapamazlar mı? Zamanında Cem Davran ve Hande Ataizi'nin başrollerini paylaştığı Ruhsar dizisini hatırlayanlarınız vardır. O diziden aklımda kalan karakterlerden birisi de reklam firmasının sahibi Önder Bey'dir. Çalışanlarını grev yapmadıkları için azarlayan bir patrondu. Şimdi nerede öyle işveren? Bize Önder Bey gibi patronlar gerek dostlar... Her ne kadar kapital düzen içerisinde kendine bir yer edinmiş olsa da çalıştırdığı işçinin emeğini göz ardı etmeyen sonuna kadar hakkını veren patronlar lazım. Yoksa ekonomi politikalarını bile işverenlere göre yapan hükümetler olduğu sürece sendikaların yapabilecekleri şeyler kısıtlı. Örnek vermek gerekirse; Türkiye'de sendikalaşma oranı 2018 yılı Ocak ayına göre %12,38 ve toplu iş sözleşmesinden yararlanma oranı ise tahmini olarak %5 ila %6 arasında. Ancak Belçika'da 2018 yılında sendikalaşma oranı %54,2 iken toplu iş sözleşmesinden yararlanma oranı %99,2. Yani 11 milyon nüfusu olan Belçika, 4-5 milyon işçisine bizden çok daha fazla önem veriyor. Toplam 15 milyon işçimizin 1.5 milyonu sendikalı iken Belçika'nın 5 milyon işçisinin 2.7 milyonu sendikalı.

Kısaca demek istediğim sendikalar örgütlenme konusunda bir doyum noktasına ulaşamamışken Endüstri 4.0'a ayak uydurmaları uzak bir hedef olarak karşımıza çıkıyor. Sendikaların Endüstri 4.0'a uyum sağlamasından önce örgütlenme üzerinde ne denli etkili olabileceklerine yönelik stratejiler geliştirerek bu konu da çalışmalar yürütmeleri gerekmektedir.

17 Mayıs 2018 Perşembe

Almony: Bir Eski Çağ Hikayesi

Uzun zamandır Wattpad üzerinde hikayeleri inceliyordum ve genellikle genç kızların daha çok rağbet gösterebileceği aşk, intikam konularını barındıran hikayelerle türlü türlü cinsel fantezilerin olduğu farklı içeriklere ve benzer olay örgüsüne sahip hikayeler olduğunu gözlemledim. Bu yüzden bende bir hikaye oluşturmaya karar verdim. Amacım ortamda farkındalık yaratmak ya da genç yazar arkadaşlara yönelik eleştiri oluşturmak değil sadece aklımdaki kurguya uygun hikayeyi bir yerlerde paylaşmak ve bunu bir yerlerde yazarak biriktirip belki de ileride kendim için 50-100 tane basıp eşe dosta dağıtmak...

İşte Almony burada devreye girdi. Aslında genel olay örgüsü ve hikaye kapsamında çok fazla bilgi vermek istemiyorum ancak konusu hakkında ufak bilgiler vereceğim. Şöyle ki; Almony tamamen kendi kafamdan uydurduğum ve gerçekliği olmayan bir ilk çağ kabilesi. Almony'de yaşayan Jula hikayemizin ana karakteri ve Almony'nin yasal lideri. Hikaye boyunca Jula, gerek doğanın gerek Almony'nin içindeki gerekse çevre kabilelerdeki tehditlerle başa çıkmaya çalışıyor.

Şu anda hikayenin daha %2  ya da %3'lük bir kısmı bitti diyebilirim. İş yoğunluğumdan dolayı hikaye yavaş ilerlese de bittiğinde güzel bir olay örgüsüne ve kurguya sahip bir hikaye ortaya çıkacağını düşünüyorum. Yazdığım bölümleri okumak isterseniz aşağıdaki buton üzerinden hikayeme erişebilirsiniz.



9 Ocak 2018 Salı

Hile Web Dizi İnceleme

Filmler ve Filimler ekibi tarafından yapılan ve farklı bir kurgu ile o görmeye alıştığımız klasik hikayelerin dışına çıkarak farklı bir şekilde bizi karşılayan Hile web dizisinin 3. bölümü 1 hafta önce yayınlandı. İşleniş açısından farklı bir kurgusu olduğundan şu an için benim hoşuma gitti ancak yazımın genelinde geniş bir incelememi sizlere sunmaya çalışacağım. 


Öncelikle karşılaştığım ya da tam manasıyla oturtamadığım mantık hatalarından bahsetmek istiyorum. Eğer bir Mr. Robot izleyicisiyseniz ilk bölümü izlediğinizde biraz anımsayacaksınız ancak konu ve işleniş olarak tamamen farklı bir yapıya sahip olduğunu görürsünüz. İlk bölümde aslında genel olarak başrolümüz Felix'i tanıyoruz. Felix, çok ünlü ve önemli hacker ya da yazılımcı dememiz daha doğru olur. 

Dizinin genel kurgusundan bahsedecek olursam da Felix'e bir oyun şirketi geliştirdikleri oyunu gizli bir şekilde gönderiyorlar ve açıkları tespit etmesini istiyorlar. Felix ise oyundaki bularak oyuna bazı hileler geliştiriyor ve olaylarda bu hileler kullanıldıkça gelişiyor ve ilginç bir hal alıyor. Öncelikle birinci bölümde Felix'in bir yazılımcı olduğunu anlıyoruz ancak 3 tane monitörü olan bilgisayardan başka çok fazla bir şey göremiyoruz. Sahne aralarında kod ekranı ve birtakım kod dizileri falan gösterseler fena olmazdı aslında. 

Bunun yanısıra oyunun işleyişini incelediğimizde bir mantık hatasından daha bahsetmek gerekiyor. Öncelikle oyuncular oyunu gerçek hayatlarında oynuyorlar ve oyuna başladıkları ilk lokasyon oyun tarafından ana merkez ve kayıt noktası olarak alınıyor. Tıpkı GTA serilerinde oyunu kaydetmek için ana karakterin evindeki kayıt noktasına gitmemiz gibi. Ancak Felix'in oyunu ilk açtığı sahneyi incelediğimizde Felix'te herhangi bir oyunla doğrudan bağlantı kurmasını sağlayacak ve oyundaki görüntüyü kendisinin görmesini sağlayacak herhangi bir lens, gözlük ya da Ironman kaskı gibi bir kask kullanmadığını görüyoruz. Yani oyuncular bu oyuna bağlanırken oyunla aralarındaki entegreyi nasıl sağlıyorlar sorusuyla karşılaşıyoruz.

Ayrıca Felix'in oyuna yazdığı hilelerin işleyişlerinde bazı mantık hatalarıyla karşılaşıyoruz. Nasıl mı? Şöyle ki Felix oyun için bir silah hilesi yazıyor ve ertesi gün dolabında ağrı makineli silahlarla karşılaşıyor ve ikinci bölümde bu silahların emniyetin silah deposundan çalındığını görüyoruz. Bunun yanısıra ikinci bölümün sonunda da para hilesinden dolayı Felix'in banka hesabına milyonlarca kişiden aktarım yapıldığını görüyoruz. Şimdi asıl mantık hatasına gelelim, Felix'in ilk bölüm ve ikinci bölümde çok iyi bir yazılımcı olduğu üstüne basılarak bize aktarılıyor. Ve Felix, bu kadar iyi bir yazılımcı olmasına rağmen hileleri yazarken yazdığı hilelerin çalışma mantığı hakkında bir bilgisi olmadan yazmış gibi (silahların geliş şekillerinden dolayı sadece para hilesi için bahsediyorum) paranın farklı banka hesaplarından geldiğine çok şaşırıyor. Bu kadar iyi bir yazılımcı yazdığı hilenin çalışma mantığını kendisi hazırlar ve hile çalışırken de bütün aşamalar hakkında bilgisi vardır aksi takdirde yazdığı hile bir aşamada hata verirse eğer anında müdahale etmesi gerekir. Ancak Felix burada kendi yazdığı hilenin işleyişinden bir haber gibi davranması mantıksız bir durum olmuş.

Ek olarak ikinci bölümde karşılaştığımız oyun görevinde Felix, oyunla yakından uzaktan alakası olmayan ya da alakası aktarılmayan ünlü bir oyuncuyu öldürmesi gerektiğini görüyoruz. Emniyetten nasıl çalındığı ve Felix'in evine nasıl konulduğu hakkında aşırı şüphelerimin olduğu silahlardan birini alarak görevi gerçekleştiriyor. Burada asıl büyük mantık hatasını da üçüncü bölümde görüyoruz. İkinci bölümde ünlü oyuncu daha cafeye gitmeden gideceği cafenin koordinatlarını veren oyunumuz sayesinde Felix, mükemmel bir atış yaparak uzak mesafeden çok iyi bir şekilde kafasından vuruyor. Buradaki asıl mantık hatasını da üçüncü bölümde Felix'in kullandığı silahtan çıkan boş kovanın dijital bir şekilde kaybolduğunu görüyoruz. Emniyetten çalınan gerçek bir silahla gerçek bir mermi kullanarak oyun görevi gereği birinin gerçekten ölmesine rağmen boş kovan ne hikmetse dijital bir şekilde kayboluyor.

Daha üçüncü bölümden bazı şeyler tabi ki netlik kazanamaz ileri de belki de bu gerçekleşen olayların aşırı derecede güzel bir bağlantısı olacağını göreceğiz ancak  bu tarz eksiklikler dizinin işleyişini yavaşlattıkları için biraz sıkıcı olabiliyor. 

Şimdi diyeceksiniz ki: "hiç mi güzel bir yanı yok bu dizinin izlemeyelim mi yani?" Kesinlikle izlemenizi öneririm. Bir kere ülkemiz dizi tarihinde eşine rastlamadığımız çok güzel bir konuyu ele alarak üstelik bunu da web dizi şeklinde ücretsiz olarak bizlere sunarak yapıyorlar. Sadece bu yüzden bile arka sekme de sırf reklamlardan para kazanmalarına destek olmak için defalarca açılabilir. Bunun dışında oyuncular amatör olmasına rağmen bir iki oyuncu dışında gerçekten takdire şayan bir performans sergiliyorlar. Özellikle üçüncü bölümde adını göremediğim ancak 10. dakikada gördüğümüz kızıl saçlı bayanın oyunculuğunu gerçekten çok beğendim. Bunun yanısıra ufak bir spoiler daha vericem üçüncü bölümün sonunda birde after credit sahnesi var.

5 Ocak 2018 Cuma

Pardus 17.1 Whatsapp Kurulumu

Bir Pardus 17.1 kullanıcısı olarak bilgisayarımda özellikle Whatsapp ve Telegram uygulamalarının olması benim için oldukça önemli. Telegram malumunuz üzere Linux tarafında her dağıtımda rahatlıkla bulabileceğiniz bir uygulama olduğu için hiç sorun olmuyor. Biz Linux kullanıcıları Whatsapp için bu sorunu resmi olmayan Whatsie uygulamasıyla gidermiştik. Ancak Whatsapp, kendi masaüstü uygulamasını Windows ve Mac ortamları için çıkardıktan sonra bu alanda bizim kurtarıcımız olan Whatsie uygulaması yayından kaldırıldı. Bu yüzden bende son kullanıcı olarak yeni alternatifler aramaya başladım ve en sonunda Rebellin Linux sitesindeki Whatsapp for Rebellin uygulaması ile karşılaştım.


Baştan belirteyim bu uygulamayı şu an için sadece Pardus 17.1 üzerinde denedim ve diğer dağıtımlarda çalışıp çalışmadığıyla ilgili net bir bilgim yok ancak Debian tabanlı diğer dağıtımlarda da çalışabileceğini düşünüyorum. İsterseniz anlatmaya başlayayım.

Öncelikle kök dizin içindeki opt klasöründe bir Whatsapp dosyası açıyoruz. Bunun için aşağıdaki komutu kullanmamız gerekiyor.

sudo mkdir -p /opt/Whatsapp
Bunun ardından aşağıdaki indirme linklerinden indirdiğimiz Whatsapp dosyamızı oluşturduğumuz klasörün içine çıkarıyoruz. Önemli bir nokta eğer 32 bit dosyayı indirdiyseniz aşağıdaki kodda yer alan Whatsapp64.tar.xz kısmını Whatsapp32.tar.xz olarak değiştirin. Ayrıca dosyayı İndirilenler klasörüne indireceğiniz için öncelikle İndirilenler klasöründe sağ tıklayıp "Burada Terminal Aç" seçeneğine tıklayıp sonra aşağıdaki kodu kullanın.

sudo tar -xJvf Whatsapp64.tar.xz -C /opt/Whatsapp/ 
Son olarak Whatsapp uygulamamızın kısayolunu uygulama başlatma menüsüne eklemek için öncelikle aşağıdaki kodla oluşturduğumuz Whatsapp klasörüne girmemiz gerekiyor bunun için;
 cd /opt/Whatsapp
Ve burada dosya içerisinde çıkardığımız dosyamızın içerisinde yer alan Whatsapp.desktop dosyasını /usr/share/applications içine atmamız gerekiyor. Bunu yapmak için ise;
sudo cp WhatsApp.desktop /usr/share/applications
kodunu girmemiz gerekiyor.

Artık Whatsapp uygulamamız Pardus 17.1 üzerinde kurulmuş durumda. Uygulamaya erişmek için Başlat tuşuna (Wishker Menu) basarak İnternet sekmesi yolunu izleyebilirsiniz.



Kaynak: https://therebellin.com/whatsapp-for-linux/

3 Ocak 2018 Çarşamba

Opera Browser Flash Player Sorunu Çözümü

Eğer bir Linux kullanıcısysanız ve Opera Browser kullanıyorsanız Flash Player sorununu kesinlikle yaşamışsınızdır. Nedenini bilmiyorum ama ne zaman Opera Browser kursam ve kullanmaya kalksam ister Windows'ta ister Linux'ta hiç farketmiyor, hep bu sorunla boğuşurum. Ancak BSD-TR sitesinde gördüğüm bu çözüm benim adeta kurtarıcım oldu.


Baştan belirtmek isterim aşağıdaki işlemler Pardus 17.1 sürümü gibi Debian altyapısını kullanan dağıtımlar için geçerli bir işlemdir. Diğer işletim sistemleri ve Linux dağıtımlarında uyumlu olup olmadığı şahsım tarafından test edilmemiştir.

Öncelikle yaptığımız işlem temelde Ubuntu'nun oxideqt-codecs-extra.deb paketinin içinde yer alan libffmpeg.so dosyasını opera dizinine kopyalamak. Bunun için öncelikle aşağıdaki kodla dosyamızı indiriyoruz:

$ wget http://security.ubuntu.com/ubuntu/pool/universe/o/oxide-qt/oxideqt-codecs-extra_1.21.5-0ubuntu0.16.04.1_amd64.deb
Ardından inen dosyamızı home dizinimizde bulup  "Buraya Ayıkla" seçeneğiyle tıpkı bir .zip dosyası açar gibi açın. Açılan klasörün içine girip "data.tar.gz" dosyasını yine "Buraya Ayıkla" seçeneğiyle açın ve çıkan usr klasörünün içinde "lib/x86_64-linux-gnu/oxide-qt" yolunu izleyin. Karşınıza çıkan libffmpeg.so dosyası bizim Opera dizinine kopyalayacağımız dosyadır. Şimdi sırada bu dosyamızı Opera dizinine kopyalamak kaldı.
Opera
Bunun için öncelikle klasör içerisinde boş bir alana sağ tıklayarak "Burada Terminal Aç" seçeneğini seçin ve aşağıda verdiğim kodu açılan terminal ekranına yapıştırın;
sudo cp libffmpeg.so /usr/lib/x86_64-linux-gnu/opera/lib_extra/.
Son olarak Opera'yı kapatıp açın ve kontrol etmek isterseniz eğer buraya tıklayabilirsiniz.

24 Kasım 2017 Cuma

İş Arayanlar İçin 3 Kullanışlı Google Chrome Eklentisi

Özellikle günümüzde işsizliğin yükselmesi ve 3 milyon barajının üstünde yer almasıyla iş arayanlarda yeni yollar bulmak zorunda kaldılar. Özellikle internetin yaygın olarak kullanılması ve internet tarayıcılarının eklenti eklenmesi desteklemesi ile birlikte birçok ilginç alan için eklentiler ve yenilikler yapılmaya başladı.
Şu anda her ne kadar Opera Browser kullanıyor ve geliştirilmesine katkı sağlamaya çalışsam da (bu arada geliştirdiğim eklentilere buradan ulaşabilirsiniz) dünyanın en çok kullanılan internet tarayıcısı olan Chrome'u da takip etmek gerek. Bu yüzden dün gece yatmadan önce eklentilerine bakıp kullanışlı olan ne var diye incelerken "İş Bulma" diye bir başlık gördüm ve girdiğimde toplamda 17 tane eklenti vardı. Eklentilere göz attığımda ise aşağıda saydığım üç eklentinin yararlı olabileceğini düşündüm. İsterseniz gelin şimdi bu eklentileri inceleyelim.

Hunter - Mail Yakalayıcı


Hunter'a üye olarak aylık 100 adet ücretsiz olarak mail taraması yapabiliyorsunuz. Özellikle mail listesi oluşturanlar ve diğer insanlarla iletişime geçmek isteyenler için oldukça ideal bir eklenti. Bu işi olmayan bir insanın ne işine yarayacak diye merak ediyorsanız eğer size bir öneri... Öncelikle uygun şirketler ve kendinizle ilgili pozisyonlar için bir mail listesi oluşturdunuz diyelim. Ardından bu mail listenize kendinizi ve durumunuz açıklayın kısa ve öz bir yazı ekleyerek ekte de CV'nize yer verirseniz iş bulma olasılığınızı yükseltmiş olursunuz.

FullContact for Gmail & Inbox


Eğer sürekli bir Gmail kullanıcısıysanız özellikle sizin için oldukça güzel ve faydalı bir uygulama olacaktır. FullContact'e üye olduğunuzda Gmail hesabınız üzerindeki kişileri listenize ekleyip olanlarla ilgili bağlantı bilgilerini liste halinde görebilirsiniz. Tabi eklediğiniz kişilerin ilgili bağlantılarını da siz ekliyorsunuz. Bu yüzden belki biraz uğraştırıcı gelebilir ancak sonunda elde edeceğiniz veriler ile o kişilerle daha yakın ilişkiler bile kurabilirsiniz.

Huntr: Job Search Tracker


Bir Huntr.co eklentisi olan Huntr ile bulduğunuz iş ilanlarını kaydedebilir, ilgili notlarınızı yazabilir, iş ilanlarının linklerini ve içeriklerini saklayabilirsiniz. Evet "saklayabilirsiniz" ifadesi biraz değişik oldu bende farkettim ancak bir başvuru listesi oluşturuyorsanız ya da başvurduğunuz ilanları daha sonra kontrol etmek istiyor ve görüşmeye gideceğiniz zaman sizden neler beklediklerini hatırlamak istiyorsanız. İlan sitelerinde yeniden o ilanı aramakla uğraşmadan direk Huntr ile elinizin altında tutabilirsiniz.

Unutmayın ki iş aramak tam zamanlı profesyonel bir iştir...

20 Kasım 2017 Pazartesi

Netflix'in Yeni Harikası: The Punisher

İlk bölümü yayınlanan The Punisher, güzel bir sezonun bizi beklediğini daha ilk bölümünden gösterdi. Bir Marvel karakteri olan Frank Castle ile takip edenlerinde bileceği üzere ilk olarak Daredevil dizisinde tanışmıştık. Netflix gelen güzel tepkilerden sonra bir The Punisher dizisi çekileceğini açıklamıştı. Frank Castle karakteri olarak seçilen Jon Bernthal, karakteri aslında gerçekten güzel canlandırmış. Birçoğumuzun The Walking Dead'den tanıdığı ve pek haz etmediği Shane, Frank Castle olarak çok iyi bir iş çıkarmış.


Bunun yanı sıra karakterimizi biraz tanıyacak olursak; kendisi Deniz Piyadesi olarak askerliğini yapmış ve keşif, keşif gücü ve keskin nişancılık dallarında da eğitim almıştır. ABD ordusuyla Vietnam savaşına da katılan Frank Castle, bu savaş esnasında bir esire tecavüz ettiği için arkadaşını kendisi öldürmüştür.

Dizinin ilk bölümünde ailesini öldürenlerden intikamını alırken gördüğümüz Castle, sonrasında bir inşaat işçisi olarak hem ailesinin acısını dindirmek için hem de sinirini insanlardan çıkarmaktansa balyozla duvarları yıkarak çıkarırken görüyoruz. Mesai arkadaşlarının kendisine karşı tavırları ve mafyanın kumarhanesine yaptıkları baskından sonra onları ele verebileceği için suçsuz birini öldürmek istemeleriyle çığırından çıkan Castle, mesai arkadaşlarını öldürdükten sonra mafyanın kumarhanesini tek başına basıp ortalığı dağıttığını ve kumarhanedeki herkesi tek başına öldürdüğünü görüyoruz.

Dizi de aksiyonun eksik olmayacağını ve özellikle mafyanın bir hamle yapması ilerleyen bölümlerde muhtemel bir olay zinciri olarak karşımıza çıkıyor. Tabi başrol olduğu için ölmeyecek olan Frank Castle'a zor durumlarında ilerleyen bölümlerde Daredevil ve Defenders ekibi yardıma gelir mi görmemiz gerek. Belki The Flash ve Arrow'da olduğu gibi ortak bölümler görebiliriz.