8 Mayıs 2017 Pazartesi

Tavsiye Yabancı Diziler - 2

Daha önce burada yazmış olduğum "Tavsiye Yabancı Diziler - 1" adlı yazımdan uzunca bir süre geçti. Bende bu kadar uzun sürenin dizi izleyenler için çok geleceğini düşünerek yazı dizimin devamını getirmeye karar verdim. Önceki yazımda sizlere The Walking Dead, The Flash ve Silicon Valley dizilerini önermiştim. Bu yazımda ise izlemeye yeni başladığım ve izlediğim dizilerden sizler için ufak bir derleme yaptım. Ancak bu sefer dizilerin içeriklerine yönelik bu sefer çok fazla bilgi vermeyi düşünmüyorum.

Hadi başlayalım....

Gotham


Hepiniz DC evreni hakkında az çok bilgi sahibisinizdir. Hiç bilmiyorsanız da "Batman v Superman" filminden hatırlarsınız muhtemelen... İşte Gotham dizisi aslında Batman'in "Batman v Superman" filminde koruduğu, doğup büyüdüğü şehir olan Gotham'da geçiyor. Eğer eskiden Batman çizgi filmlerini izlediyseniz hatırlarsınız, Batman ile mücadele eden Penguen, Joker, Catwoman gibi karakterleri... (Gerçi Catwoman çok fazla mücadele etmedi ama...) İşte Gotham dizisi sizi bu karakterlerin ortaya çıkışlarını ve Batman'in nasıl gerçek Batman oluşunu çocukluğundan itibaren ele alarak anlatıyor.

Fear The Walking Dead


The Walking Dead izlediyseniz eğer bu diziyi de kesinlikle izleyeceksiniz. Evet oyunculuklar belki The Walking Dead'deki kadar iyi değil ancak hikayenin aynı evrenin farklı köşelerinde ve yerlerinde geçmesi halihazırda sezon arasına giren The Walking Dead'e olan özlemi gidermeye yönelik oldukça işe yarıyor.

Luke Cage


Tıpkı DC evreninde olduğu Marvel evreninde de birbirinden farklı kahramanlar var. Ancak bunların belki en melek kalpli, en iyi, en şefkatli ve bir o kadar da güçlü olanı Luke Cage ile tanışın. Henüz bir sezon yayınlanmış dizinin ikinci sezonunun geleceğine dair bir çok söylenti olsa da henüz kesinleşmiş bir şey yok. Bence gelmesi gereken bir ikinci sezon oldukça güzel bir kurgu ile birleştirilirse Marvel evreninin en iyi dizilerinden biri olmaya aday bir dizi... 

3 Mayıs 2017 Çarşamba

Bireysel Emeklilik Sistemi Nedir?

Üzerinde hemen herkes bir şeyler yazdı çizdi, savunan oldu, eleştiren oldu... Peki nedir bu "Zorunlu Katılımlı Bireysel Emeklilik Sistemi"... Aslında bu yazıma başlamadan önce bende çok fazla net bir fikir sahibi değildim ve gönüllü olarak katıldığımız bireysel emeklilik sistemlerinden farksız olduğunu düşünüyordum. Bu düşüncemden dolayı da ılımlı bir bakış açısıyla yaklaşıyordum. Ancak bugün Cumhuriyet gazetesinin Cumhuriyet Akademi ekinde sayın Asya Saydam'ın yazısını okuduktan sonra sisteme karşı olan bütün ılımlı yaklaşamım değişiti ve bende biraz araştırma gereği duydum.


Şimdi bana diyeceksiniz ki "Şimdiye kadar niye araştırmadın?" Haklısınız bu benim bir sorunum.Ancak bu sorunda bireysel emeklilik sisteminin bende uyandırmış olduğu insanları birikim yapmaya teşvik etmesi algısından kaynaklanıyor. Uzun lafın kısası araştırmalarımdan sonra gördüm ki çalışanın brüt ücreti üzerinden kesilen bu katkı payına işverenin herhangi bir katkısı bulunmamakla birlikte sistemden belli bir süre içerisinde ayrılmazsanız verdiğiniz paradan kesinti yapılıyor. Yani sizlerden zorla kesilen ücreti bile alamıyorsunuz. 

Bunun yanı sıra siz ücreti ödemek dışında hiçbir kısmında bu sisteme dahil olurken seçici olamıyorsunuz. Neden mi? Çünkü işveren sizin adınıza bir bireysel emeklilik şirketi ile anlaşıyor ve o şirketin fonlarından herhangi birini sizin adınıza seçiyor ve üstüne maaşınızdan sizin paranızı kesip bu fona yatırıyor. Yani siz, sizin için işvereninize teklif edilen fonlardan ya da teklif veren şirketlerden hiçbirini seçemediğiniz gibi zorunlu olarak bu fona ücretinizden pay veriyorsunuz.

Görünüşte herşey her ne kadar otomatiğe bağlanmış güzel bir sistem gibi görünse de bu sistemin para vermek dışında hiçbir noktasında müdahil olamadığınız için ne yazık ki uygulama esnasında pek çok sorun çıkacak gibi duruyor.

18 Nisan 2017 Salı

İşsizler Sendikası (UCubed)

15 Ocak 2010 tarihinde Amerika'da ortaya çıkan ve "İş istiyoruz ve hemen istiyoruz!" sloganıyla kısa sürede Amerika'nın geneline yayılan UCubed (İşsizler Sendikası), 2008'deki Mortgate krizi sonrasında işsiz kalanları örgütlemek amacıyla kuruldu. Sendikanın kurucularından James Bontempo, 2010 yılının Ağustos ayında 12 milyon üyeye ulaştıklarını açıkladı. 


Özellikle çok büyü bir kitleye çok kısa bir sürede ulaşan UCubed, bu başarısını "İş Aktivisti" adını verdiği temsilcilerinin hemen her mahallede kendisi gibi işsiz kalanları etrafında toplamasına borçlu olduğu bir gerçek... Özellikle örgütlenme sürecinde hükümetin ve kamuoyunun dikkatini çekmek için belli aralıklarla bildiriler yayınlayarak kamuoyunda önemli bir algı oluşturmuşlardır. 10 maddeden oluşan en temel ve ilk bildirilerini;

1- İş                      
2- İş                
3- İş                
4- Yiyecek       
5- Barınma       
6- Sağlık Hizmetleri
7- Otomobil
8-TV/İnternet
9- Alkol veya marihuana   
10- İş, İş, İş!

şeklinde yayınlayarak önemli bir algı oluşturmuşlardır. Bu oluşturdukları algılar sayesinde özellikle Barack Obama'nın seçim çalışmalarında da UCubed isteklerine yer vermesi örgütlenmelerinin amacına ulaştıklarını söylemek mümkün. 

Aslında gördüğüm kadarıyla UCubed sadece bir işsizler örgütünden çok psikolojik destekte sağlayan bir oluşum olma özelliğine sahip. Şöyle ki, internet siteleri üzerinden işsiz kalan kişilerin kendi hikayelerini diğer işsiz kişilerle paylaştıkları ve psikolojik olarak destek alabildikleri görülmektedir. Her ne kadar güncel olarak bir veri edinememiş olsam da Youtube'da aşağıdaki videoyu buldum. Video da genel olarak UCubed hareketinin ne olduğundan bahsediyor. 


Daha detaylı bilgiye ise Çalışma Dünyası Dergisi'nde Özlem Kuşlu'nun yazmış olduğu makaleden ulaşabilirsiniz. Makaleye ulaşmak için burayı tıklayabilirsiniz.

Çalışma Hayatında Sosyal Diyaloğun Geliştirilmesi Projesi Notlarım

Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı öncülüğünde Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) tarafından yürütülen "Çalışma Hayatında Sosyal Diyaloğun Geliştirilmesi Projesi" Ankara'daki İLO merkezinde yapıldı. Birbirinden değerli hocaların ve farklı kurumlardan temsilciler (sendikalar, kamu kurumları, işveren temsilcileri) eşliğinde çok güzel iki gün geçirdik.


İlk gün sabah derslerinde bize İLO'nun sendikal özgürlük ve sendikal haklar konusunda ne derece hassas olduğunu ve 1919'dan günümüze İLO'nun gelişimi ve yaşanan olaylar hakkında belki de en net bilgileri öğrenebileceğimiz tek kaynak olan Prof. Dr. Mesut Gülmez'den dinledik.

Öğleden sonra dersinde ise bizlere Doç. Dr. Gaye Burcu Yıldız, İLO'nun 87 No'lu Sendika Özgürlüğü ve Sendikalaşma Hakkının Korunması Sözleşmesi ile 98 No'lu Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı Sözleşmeleri hakkında genel bilgi vererek işleyiş ve uygulanması hakkında bilgiler verdi.

İkinci günün sabah ve öğleden sonra derslerinde yine Doç. Dr. Gaye Burcu Yıldız, İLO'nun 135 No'lu İşçi Temsilcileri, 151 No'lu Çalışma İlişkileri (Kamu Hizmeti) Sözleşmesi ve 154 No'lu Toplu Pazarlık Sözleşmesi hakkında bilgilendirerek yine işleyiş ve uygulanmasına ilişkin bilgiler verdi.

Son oturumda ise Prof. Dr. Nurhan Süral, bizlere Avrupa Birliğinin Sosyal Diyaloğa İlişkin Müktesebatı hakkında bilgi verdi ve eğitimin sonunda ise sertifikalarımızı dağıttı.

Programın genel görünümü bu şekilde geçti ancak bir kaç ufak detay dışında... Bu detaylardan birisi benim varlığından yeni haberim olduğu ve bana göre en çok ilgiyi toplayan İMECE Ev İşçileri Sendikası oldu. Birçoğu kayıt dışı olarak çalıştırılan ve günümüzde çok geri planlarda olan ve herhangi bir yasal güvencelerinin olmaması nedeniyle iş cinayetlerinin dahi dikkate alınmadığı ev işçileri (bizlerin daha çok hizmetçi, temizlikçi olarak bildiği) arasında örgütlenmeyi amaçlayan ve onların yasal olarak güvencelerini sağlamaya çalışan İMECE Ev İşçileri Sendikası eğitim süresince özellikle en çok dikkat çeken ve o dikkati sonuna kadar hak eden sendikaydı.

Bunun dışında benim açımdan tanışmaktan büyük zevk aldığım ve onur duyduğum Liman-İş Sendikası'nda Endüstri İlişkileri Uzmanı olan ve benimle oldukça ilgilenen Enis Kaya'da bu eğitimin bana kattığı ufak detaylardan sadece biri...

Ayrıca DİSK'e bağlı Genel İş Sendikasında Toplu Sözleşmeler Daire Müdürü olarak görev yapan Engin Sezgin ve özellikle konuşmalarıyla beni oldukça etkileyen yine Genel İş Sendikasında Eğitimci olarak görev yapan değerli Gökhan Alpuğan bu eğitimin bana kattığı ufak ama tıpkı diğer ufak detaylar gibi bir o kadar önemli detaydı.

Aslında yazım bu kadar değil ancak uzun yazılar genelde insanları sıktığı için çok fazla uzatmak istemedim o yüzden eğitimlerden aldığım notları ve sözleşmelerin içeriği hakkında açıklayıcı güzel bir yazıyı da bir sonraki yazıma bırakmayı uygun gördüm.

6 Nisan 2017 Perşembe

Ofisinizde Yazılım Maliyetinden Kurtulun

Kurumlar her yıl lisanslı ürünlere tonlarca para harcıyor ve bunun karşılığını da ne yazık ki göremiyor. Bu yazımda bilgisayarlarında sadece ofis ve antivirüs uygulamaları kullanan bir işletmenin yıllık olarak yaptığı lisans masraflarından bahsedeceğim ve alternatif yollar önereceğim. 


Öncelikle işletmemizde 5 tane bilgisayar ve bu bilgisayarlarda Windows 10, Microsoft Office ve Norton Antivirüs programı yüklü olsun. Bu programların fiyatlarını aşağıda sitelerinden alarak verdim.

Windows 10 Home: 499,99TL
Microsoft Office 365: 30TL/Aylık (360TL/Yıllık *En düşük PC paketi)
Norton Security Standart: 69,99TL/1Bilgisayar (5 Bilgisayar için 69,99TL'den hesaplandığında (69,99TL ise indirimli fiyat normal fiyatı 119TL) 349,95 TL / Yıllık )

Toplamda ise yıllık olarak 1209,94TL sadece lisans masrafı ortaya çıkıyor. Ayrıca bu bilgisayarlara yeni türeyen kırılması oldukça zor olan cryptolocker adı verilen ve dosyaları özel olarak şifreleyerek sizden fidye isteyen virüsleri de katarsak yaklaşık olarak 2000TL civarında lisans ve korunma masrafı ortaya çıkıyor. 

Evet belki bir işletme için çok büyük bir bütçe olmayabilir ancak hiç masraf çıkmaması bir işletme için her zaman çok daha iyidir. 


Şimdi ise Linux kullanan ve aynı uygulamaların Linux versiyonlarını kullanan bir işletmeyi düşünelim.İşletim sistemi olarak TÜBİTAK tarafından geliştirilen Pardus Kurumsal, ofis uygulaması LibreOffice kullansın.Şimdi maliyetlerimize bakalım.

Pardus Kurumsal: Ücretsiz olarak dağıtılıyor. Ayrıca teknik destek konusunda gerek TÜBİTAK yetkilileri gerekse Pardus Topluluk gönüllüleri ücretsiz olarak destek sağlıyor.

LibreOffice: Ücretsiz olarak dağıtılıyor ve Microsoft Office ile yapabildiğiniz tüm işlemlerin birebir aynılarını yapabiliyor ve dökümanlarınızı da Office uzantısında (.doc, .docx, .ppt, .pptx, .xls vs.) kaydedebiliyorsunuz. 

Antivirüs: Linux tabanlı bir işletim sistemi olduğu için virüs bulaşma olasılığı çok çok çok düşük bir seviye de... Ayrıca bulaştığını bile varsayarsak Linux altyapısını kullanan hiçbir işletim sisteminde, kurulum sırasında belirlediğiniz yönetici parolasını girmeden ana sisteme zarar verecek bir işlem yapılamadığından siz izin vermediğiniz sürece virüs sisteminizde barınamaz.

Toplamda ise geliştiricilere bağış yapmadığınız sürece lisans ücreti olarak ödeyeceğiniz bir ücret bulunmuyor ve güvenli bir şekilde sınırsız olarak kullanabiliyorsunuz.

İLO 154 Sayılı Toplu Sözleşme Konvensiyonu

Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) tarafından 1981 yılında Cenevre yapılan 67. Uluslararası Çalışma Konferansı'nda oluşturulan ve toplamda 45 ülke tarafından İLO 154 Sayılı Toplu Sözleşme Konvensiyonu'nu Türkiye henüz kabul etmediği için Türkçe bir metni bulunmamaktadır.


İLO ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından düzenlenen ve "Çalışma Hayatı'nda Sosyal Diyaloğun Geliştirilmesi Projesi" kapsamında Türkiye'deki sosyal taraflar olan konfederasyonlar ve bağlı sendikalara kurumsal kapasitelerinin artırılması, örgütlenme özgürlüğü, toplu pazarlık ve sosyal diyalog konularıyla alakalı 10 - 11 Nisan 2017 tarihlerinde İLO Ankara Ofisinde toplantı yapılacak. Toplantı kapsamında 87, 98, 135, 144, 151 ve 154 sayılı İLO Sözleşmeleri hakkında bilgi verilecek. Bu sözleşmelerden 87 Sayılı Sendika Özgürlüğü ve Sendikalaşma Hakkının Korunması Sözleşmesi, 98 Sayılı Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı Sözleşmesi, 135 Sayılı İşçi Temsilcileri Sözleşmesi, 144 Sayılı Üçlü Danışma Sözleşmesi ve 151 Sayılı Çalışma İlişkileri (Kamu Hizmeti) Sözleşmesi Türkiye tarafından kabul edildiği için Türkçe metinlerine erişmek mümkün. Ancak 154 Sayılı Toplu Sözleşme Konvensiyonu hakkında aynı şeyi söyleyemeyeceğim.Bu yüzden bende 154 Sayılı sözleşmeyi Türkçe'ye çevirdim. Türkçe metni aşağıda görebilirsiniz ayrıca orjinal ingilizce metne ulaşmak için de burayı tıklamanız yeterli olacaktır.

Lütfen gördüğünüz hatalı yerleri yorum atarak yada iletişim sayfası üzerinden bana bildiriniz.

4 Nisan 2017 Salı

Tümtis Grev Kararı Aldı

TÜV-TÜRK'e bağlı Tem-Kocaeli Araç Muayene İstasyonlarında çalışan işçilerin, Tüm Taşıma İşçileri Sendikası'na (TÜMTİS) üye olmaları ve 48 işçinin işten çıkarılmasıyla 2014 yılında başlatılan hukuki mücadeleyi kazanan TÜMTİS, toplu sözleşme masasından grev kararıyla kalktı.


3 Nisan 2017 itibariyle Gebze, Gölcük ve Köseköy olmak üzere 3 farklı işyerinde grev kararı alan TÜMTİS, işyerlerine grev pankartı astı. Basın açıklaması yapan TÜMTİS Genel Örgütlenme Sekreteri Muharrem Yıldırım açıklamasında "Bugün işverenin, yasa tanımaz, kanunları hiçe sayan keyfi tutumundan dolayı burada grev aşamasına gelinmiştir” diyen Genel Örgütlenme Sekreteri Muharrem Yıldırım konuşmasını şu sözlerle sürdürdü; “Bu işyerinde 2014 yılında başlattığımız örgütlenme çalışmasında işveren, çalışanların sendika hakkına saygı göstermek yerine üyelerimize baskı uygulayarak sendikadan vazgeçirmeye çalıştı. İşveren, önce 6 işçiyi işten çıkardı, üyelerimizin kararlı duruşu karşısında ise yeniden işçi kıyımına girişti. Toplam 48 üyemizi işten çıkardı ancak açtığımız işe iade davalarında mahkemeler sendikamızı ve işçileri haklı buldu.” dedi.

Sendikal örgütlenmenin yasal bir özgürlük olduğu, gerek Anayasa'mızda gerekse 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu'nda da güvence altına alındığı bilinmektedir. Temel insan hakları arasında da bulunan sendikalara üye olmayı engellemenin hiçbir mantığı olmamakla birlikte engellemeye çalışmak dahi suç sayılmalıdır.

İngilizce Konuşmak İçin Etkili Yollar

İlkokuldan beri sürekli ingilizce dersleri alıyor ve kelimeler ezberliyoruz. Ancak üniversiteden mezun olduğumuzda dahi kendimizi ifade edecek en temel cümleleri bile kuramıyoruz. Bu yazımda sizlere kendiminde denediğim basit ama etkili yöntemleri önereceğim.


Sürekli Konuşun!

Dil öğrenmenin en etkili yanı sürekli o dili konuşmaktır. Yurt dışına çıkacak imkanınız ya da zamanınız yoksa kendinize internetten sohbet edebileceğiniz arkadaşlar edinin. En kolayı dünyada 1.3 milyardan fazla kullanıcısı olan Facebook... En basit şekliyle "Learn English" şeklinde basit bir arama yapıp üye sayısı yüksek olan Facebook Gruplarına dahil olun. Gruplara üye olduktan sonra sizin gibi ingilizce öğrenen insanlarla konuşmak istediğinizi belirten ufak bir yazı yazıp (bu kısımda Google Translate'den yardım alabilirsiniz) paylaşın. Oradan sizinle konuşmaya hazır insanlar arasından istediğinizi seçip geri dönüş yapabilir ve konuşmaya başlayabilirsiniz. Unutmayın sürekli iletişimde olmanız ingilizcenizi canlı tutacaktır ve geliştirmenize fırsat tanıyacaktır. Önerdiğim Facebook gruplarına yazımın sonundan ulaşabilirsiniz.

Basit Dile Sahip Diziler İzleyin, Müzik Dinleyin ve Hikayeler Okuyun

Özellikle konuşma şeklini tam kavrayabilmeniz ve kulağınızın kelimelerin söylenişlerine alışması için basit ingilizce dizileri ingilizce altyazı ile izleyin. Dizi olarak önereceğim Oxford'un hazırladığı "English Extra" dizisi bizler gibi yeni başlayanlar için oldukça iyi bir dizi. Youtube üzerinde tüm bölümlerine erişebilir ve altyazılı ve altyazısız şekilde izleyebilirsiniz. Size önerim dizinin bütün bölümlerini önce altyazılı olarak izleyip bitirin ardından altyazısız olarak izleyin. Müzik meselesine gelirsek eğer sakin ve hafif müzikler dinleyin çünkü bu tarz müziklerin dili daha rahat anlaşılabilir.

Ayrıca internetten basit ingilizce hikayeler bularak bunları okuyabilirsiniz. Bunu yapmanız özellikle kelime dağarcığınızı artırmanıza çok büyük katkı sağlayacaktır.

Kelime Ezberleyin ve Asistan Kullanın

Cümle kurabilmek en temel öğeler kelimelerdir. Günlük hayatta en çok kullandığınız ve insanlarla iletişimde işinize en çok yarayacak olan kelimeleri belirleyin. Bunu belirlerken dizide kullanılan kelimelere de dikkat ederek oradan kelimeler çıkarabilirsiniz. Ayrıca kelimeleri kullanırken cümle yapısını oturtabilmeniz ve kavrayabilmeniz için akıllı telefonunuza Duolingo ve Lingualeo gibi mobil asistanlar kurabilirsiniz.

Bunun yanı sıra üye sayısı yüksek olan bazı Facebook ingilizce grupları:

2. Learn English & meet new friends - 7.642 üye