Son Yazılar

9 Şubat 2023 Perşembe

Dünyanın İlk Akıllı Kum Torbası ile Tanışın

Bhout firmasının tanıttığı yeni akıllı kum torbası dünyada bir ilk olarak yapay zekayı kullanarak kendini geliştirmeye ve öğrenmeye devam ediyor. Şirketten yapılan açıklamaya göre yapay zeka sayesinde sizi hem zorlamayı hem de motive etmeyi amaçlayan bu yeni teknoloji kum torbası öncelikle Amerika ve İngiltere´de satışa çıkacak.


6 yıllık araştırma ve geliştirmenin ardından duyurulan bu akıllı kum torbasının %85´i sudan oluşuyor. Bu sayede sakatlıkları azaltmayı amaçlayan şirket kum torbasının dışını ise tamamen organik materyallerden ürettiklerini söylüyor. Ayrıca antrenmanın ağırlığı ve zorluğuna göre çeşitli müzikler çalan ve renk değiştiren bu yeni kum torbası sektörde çığır açacak bir ürün gibi gözüküyor.

Kaynak; Bhout web sitesi


Ayrıca akıllı kum torbası size her antremandan sonra puan veriyor ve bu puanlarla diğer kullanıcılarla rekabet edebiliyorsunuz. Spor ve vücut geliştirme teknolojilerinin hızla geliştiği günümüzde sporcular her antremandan maksimum verim almaya çalışıyor. Drop Set  ve Süper Set gibi teknoloji olmadan da gelişiminizi hızlandıracağınız yöntemlerin yanında bu yeni akıllı kum torbası gibi teknolojiler de sporculara maksimum verim sağlıyor. İçindeki sensörler aracılığıyla yumruğun şiddetini ve lokasyonunu hesaplayan kum torbası bu bilgileri yapay zekaya işliyor ve verilerinizi çevrimiçi olarak depoluyor. 


2023´ün ilk aylarında satışa çıkması beklenen bu yeni akıllı kum torbasına sahip olabilmek için şimdiden ön sipariş listesine adınızı yazdırmanız gerekiyor. Ön sipariş verenlerin %25 indirime sahip olacağı ürün için istenen fiyata, kum torbası, evinize nakliyat, boks eldivenleri, dayanıklılık ve güç bantları ve 12 aylık Bhout uygulama üyeliği de dahil.

14 Ocak 2022 Cuma

Eski Projelere Geri Dönmek

Üniversite yıllarımda hayata geçirmeye çalıştığım ve maddi yetersizliklerden dolayı gerçekleştiremediğim birçok projeye geri dönüş yapma kararı almış bulunmaktayım. Bunların tamamını zamanla ve yavaş yavaş gerçekleştirmeyi düşünüyorum. Bir proje başarıya ulaşmadan bir diğerine geçiş yapmayacağım. Bu hatayı geçmişte yaptığım için bütün projeler elimde patlamıştı.

teknoend-teknoloji-haberleri

Artık yeni bir sürecin içerisine giriyorum ve bu süreçte bu projelerime daha çok vakit ayırabileceğim konusunda kendimle anlaştım diyebilirim. Gerçekleştirmeyi düşündüğüm bu projelerden ilki, aslında içimde hep bir ukde kalan bir teknoloji haber sitesiydi. Aslında her ne kadar webmaster dünyasına ilk giriş yapan herkesin yaptığı basit bir proje olsa da biraz deneyim elde ettikten sonra yapılması gereken bir proje olarak gördüm ben... Bu proje ile aslında içimdeki taze webmaster'ı da ödüllendirmek istiyorum.

Bu yüzden 2016 yılında açtığım o gün bu gündür çok fazla uğraşmadan bir köşede beklettiğim sitem olan TeknoEnd - Teknoloji Haberleri sitemi yeniden aktif hale getirmeye karar verdim. Şu an için kendi blogumda olduğu gibi Blogger altyapısı kullanmayı ve onunla da devam etmeyi düşünüyorum. Bu sefer SEO konusunda biraz daha aktif olarak ilgilenebilirim. Umarım kendi beklentilerimi ve ziyaretçilerin beklentisini karşılayabildiğim başarılı bir proje olur... 

Bekleyip göreceğiz...

Siteye ulaşmak için: TeknoEnd - Teknoloji Haberleri

Youtube kanalına abone olmak için: TeknoEnd - Youtube

20 Aralık 2021 Pazartesi

Asgari Ücret Zammı Sonrası İçin Beklentilerim

Bildiğiniz üzere 2022 yılı için yeni asgari ücret belli oldu. Asgari ücrete yapılan yeni zam sonrası bizi neler bekliyor? Aslında tahmin yürütmek ve bu konuda bir fikir sahibi olmak çok zor olmasa gerek. Sonuç olarak ülkenin ekonomik durumuna ve neredeyse her gün karşı karşıya kaldığımız zam furyasını da göz önünde bulundurursak ekonomist olmasakta bir takım tahminler yürütebiliriz diye düşünüyorum. Bu yazımda da sizlere kendi kişisel tahminlerimden bahsedeceğim.

asgari-ucret
 

Asgari ücrete gelen yeni zamla birlikte belki de benim hayatımda gördüğüm en doğru seviyeye yükselmiş durumda. Ancak ortada çok ufak bir zaman kayması söz konusu diyebiliriz. Keşke ekonominin bu kadar dar boğaz içerisinde olmadığı ve belli bir standarta oturduğu bir dönem içerisinde olsaydık ve bu asgari ücret zammı o şekilde yapılmış olsaydı. Ancak ne yazık ki ülkemizde sadece son dönem hükümeti değil geçmiş dönem hükümetlerinin de yaptığı gibi yine bir dar boğazın içerisinde iken böyle bir zammın gelmiş olması hevesimi kursağımda bıraktı diyebilirim. Asgari ücret zammı için son derece seviniyorum ancak alım gücü ve enflasyon verilerine baktığımızda da ne yazık ki yapılan %50'lik zammın bile yetersiz kalacağını düşünüyorum. Hatta bunu tek düşünen ben de değilim, ülkemizin önde gelen ekonomistleri de aynı fikirde. Ben aslında bu yazımda biraz onlardan da alıntılar yaparak kendi fikirlerimi size aktarmayı düşünüyorum. Bu yüzden biraz uzun bir yazı olabilir. Okumanız dileğiyle...

Öncelikle asgari ücret için yapılan Gelir Vergisi ve Damga Vergisi'nden muaf olması kararını son derece doğru karşıladığımı belirtmek isterim. Sonuç olarak zaten büyük bir ekonomik sallantının içerisindeyken üstüne bir de gelir vergisi ve damga vergisi ile işçinin elde ettiği kazancın azımsanmayacak bir kısmının yine vergilerle elinden alınması durumuna eski bir sendikacı olarak çok doğru bulmuyordum. Emeği ile kazanç elde etmeye çalışan insanların zaten hayatlarını idame ettirebilmek için yeterli olmayan bir ücretin üzerinden vergi alınması son derece yanlış bir hareketti. Neyse ki bu yanlış sonunda giderildi.

Öncelikle asgari ücret zammının açıklanması ile birlikte tüm televizyon kanallarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Son 45 yılın en büyük artışı" ifadesi döndü durdu. Tüm haber programları, yorumcular ve sunucular bu konuya sürekli değindiler. Tam o sıralarda DİSK Araştırma Merkezi, Twitter üzerinden bir paylaşım yaparak, yapılan zammın aslında bahsedildiği gibi son 45 yılın en yüksek zammı olmadığını, geçmişte daha yüksek oranlarda zamlar yapıldığını belirtti. Bu paylaşımı aşağıda görebilirsiniz.

disk-ar-tweet

Asgari ücrete zam yapılması son derece olması gereken bir gereklilikti. Türk-İş başta olmak üzere tüm sendikalar bu zammın gerekliliğinden yıllardır bahsediyorlardı. Ancak asgari ücrete zam yapılması ne yazık ki günümüzde çok fazla bir anlam ifade etmedi. Her geçen gün tüketim mallarına gelen zamlar ve döviz kurunun dengesizliği asgari ücrete yapılan zammı anlamsızlaştırdı. Tüketim mallarındaki fiyat artışı ile birlikte enflasyonun da yükselmesine ve satın alım gücünün günden güne erimesine neden oluyor. Enflasyon verilerine baktığımızda bunu net bir şekilde görmekteyiz. Değerli iktisatçılarıımızdan Mustafa Sönmez'in bu konu hakkında yaptığı paylaşım ise durumun ne kadar ciddi olduğunu gözler önüne seriyor. Her geçen gün gelen zamlarla birlikte enflasyon verilerinde yaşanan artış asgari ücret zammının daha uygulanmadan erimesine neden oluyor.

mustafa-sonmez-tweet

Asgari ücret konusunda bir diğer önemli husus ise satın alım gücü konusudur. Şu anda tüketici ürünlerine gelen zamlar ne yazık ki asgari ücretlinin satın alım gücünü sürekli olarak eritmektedir. Bu konuyla ilgili zammın açıklanmasından bir gün önce yine ülkemizin önemli ekonomistlerinden biri olan Özgür Demirtaş, yaptığı bir paylaşımda bu konuya değinerek zammın çok fazla bir anlam ifade etmeyeceğine değinmiş ancak bazı kesimlerden tepki görmüştü. Ancak zam açıklandıktan hemen sonra yapılan bazı görseller aslında Özgür Demirtaş'ın haklı bir ifade kullandığını ve satın alım gücünün erimekte olduğunu gösterdi.

ozgur-demirtas-tweet

Satın alım gücü kadar önemli bir diğer konu ise yaşanabilecek işsizlik artışıdır. Şöyle ki işveren maliyeti asgari ücretle birlikte yükselmekte ve işverenlerin güncel ekonomik koşullarda bu yükün altından kalkmaları son derece zorlaşmakta. Dövizin her geçen yükselmesi ve TL'nin değer kaybetmeye devam etmesiyle birlikte işverenlerin girdi maliyetlerinin yükselmesine ek olarak asgari ücrete gelen zammın da ekstra bir yük olarak işverenlerin karşısına çıkması, işverenlerin elini kolunu bağlamakta ve zorunlu olarak Ocak ayından sonra işçi çıkarımlarının başlamasına neden olacaktır. Bu benim şahsi görüşüm olmakla birlikte bu görüşümü destekleyecek önemli olaylardan biri olarak Turyol firmasının İstanbul'da gerçekleştirdiği seferleri durdurması kararını gösterebilirim. Döviz kurunun yükselmesiyle birlikte maliyetlerini karşılayamayan Turyol firması artık sefer düzenlemeyeceğini bildirdi. Bu da Turyol'a bağlı vapurlarda çalışan işçilerin ne yazık ki artık işsiz kalması demek oluyor. İlerleyen günlerde artan maliyetlerin altında ezilecek olan küçük ve orta büyüklükteki bir çok işletme de ne yazık ki kepenk kapatma riskiyle karşı karşıya kalabilir. Bu durumda yaşanabilecek bir işsizlik enflasyonunun ülkemiz ve çalışma hayatımız için son derece sancılı bir dönem yaratabileceğini düşünüyorum. Böyle bir durumun yaşanması durumunda ise sonucun ne olacağını hepimiz yaşayıp göreceğiz.

6 Aralık 2021 Pazartesi

En Güvenilir Mesajlaşma Uygulaması FBI Tarafından Doğrulandı

Uzun süredir tartışılan en güvenilir mesajlaşma uygulamasının hangisinin olduğu konusu sonunda sızdırlan FBI belgeleriyle kanıtlandı. Sızdırılan belgeye göre FBI'ın Whatsapp üzerinde yapılan tüm konuşmaların içeriklerine erişebildiği ortaya çıktı.

 

whatsapp-bilgi-sizintisi

Son yıllarda mesajlaşma uygulamalarının yaptıkları uçtan uca şifreleme gibi yöntemlerle mesajlaşmaların ve içeriklerin korunması ve kişisel verilerin gizliliğini ön plana çıkarmaları büyük bir reklam çalışması haline dönüştü. Bu konuyu büyük bir reklam malzemesi haline getiren Whatsapp'ın son yayınlanan belgeye göre o kadar da masum olmadığı ortaya çıktı. Uçtan uca şifreleme konusunda büyük atılımlar yapan mesajlaşma uygulamalarının FBI tarafından gelen yasal talepler doğrultusunda hangi bilgileri paylaştıklarını sonunda öğrendik.

Yayınlanan belgeye göre FBI talep etmesi halinde en detaylı bilgiyi iMessage ve Whatsapp'tan alabildiğini öğrendik. Rolling Stone tarafından ele geçirildiği iddia edilen belgeye göre teknoloji şirketleri, FBI'ın hangi bilgileri paylaştıklarını görebildik ve sonuçlar gerçekten tedirgin edici durumda. Son birkaç yıldır ülkemizde de gündeme gelen kişisel verilerin gizliliği konusu uzun süredir teknoloji şirketlerinin gündeminde yoğun bir şekilde yer ediniyordu. Bu konuda en güvenilir olduğunu iddia eden birçok şirket geliştirdikleri uygulamalarla ortaya çıkmıştı. Özellikle güvenlik ve gizlilik konusunda en başarılı adımları atan şirketler içerisinde Signal ve Telegram ön plana çıkmaktaydı. O kadar ki Elon Musk bile, Whatsapp'tan gelen verilerin kullanılmasına ilişkin sözleşme güncellemesinden sonra takipçilerini Signal kullanmaya davet etmişti. Yayınlanan belgelere göre Elon Musk'ın bu davetinin yersiz olmadığını bir kez daha görmüş olduk.

Belgede FBI tarafından talep edilmesi halinde en az bilgiyi kayıt zamanı bilgileri ve tarih/saat bilgisi ile Signal ve sadece kayıt zamanı bilgisi ile Telegram paylaşmakta. İçerik olarak bu iki uygulamada hiçbir içeriği paylaşmıyor. Telegram sadece doğrulanan bir terörist soruşturmasına ilişkin IP adresi ve iletişim bilgisi gibi bilgileri ilgili yetkililere sunuyor. Mesaj içeriklerini görmek bu iki uygulamada da mümkün olmuyor.

Whatsapp ve iMessage mesaj içeriklerini her ne uçtan uca şifreleme yöntemi ile koruma altına almış olsa da sızan belge ile bu korumanın tam kapsamlı bir koruma olmadığını görebiliyoruz. Peki mesaj içerikleri neden önemli olabilir? Aslında Meta, Google ya da Apple gibi sosyal mühendislik ve büyük veri gibi bilim alanlarından faydalanan bu şirketler kullanıcıların sosyal ilişkilerini, sevdikleri şeyleri ve önemsedikleri değerleri bu içerikler aracılığıyla öğrenip özellikle pazarlama alanında, kullanıcı davranışlarını ve içerisinde bulundukları sosyal çevreyi analiz ederek, bu bilgiler doğrultusunda pazarlama stratejileri geliştirip kullanıcıları kendilerine duygusal bir şekilde bağlıyor ve kullanıcılar üzerinden para kazanmayı hedefliyorlar. Bu doğrultuda bu tip şirketlerin temel gelir kaynaklarının bu bilgiler olduğunu göz önünde bulundurursak hiçbir zaman kullanıcıların bilgilerinin gizli kalabileceğine inanmamalıyız. Bu gibi konularda pazarlamanın ve sosyal mühendisliğin birlikteliği, büyük verinin analiz edilmesi ve işlenmesi gibi durumlar ortaya çıkıyor.

5 Aralık 2021 Pazar

Arama Motorlarına Yeni Bir Üye: You

Günümüzde en çok kullanılan arama motoru olan Google, yıllardır yeni rakiplerle karşılaşmak zorunda kalıyor. O kadar ki irili ufaklı bir çok arama motoru geldi geçti ancak Google'ı tahtından edebilen çıkmadı. O kadar ki son yapılan istatistiklere dünya arama motoru pazarının %91,45'ini elinde barındırıyor.
 
you-com-arama-motoru
Google'ın en büyük rakipleri Yahoo, Bing ve Baidu üçlüsü arama motoru pazarında toplamda %5'lik bir dilime sahipken yeni bir arama motorunun da bu yarışın içine dahil olduğu haberini alıyoruz. You.com aslında bu pazarda farklı tasarımı ve yenilikçi arama teknolojisi ile kendine yer edinmeye çalıştığını iddia ediyor. Dünya'nın en büyük müşteri ilişkileri yönetim platformlarından olan Salesforce'un eski yönetici David Socher tarafından çıkarılan You, kullanıcılara farklı bir deneyim kazandırmayı amaçlıyor.

You'yu diğer arama motorlarından farklı kılan en belirgin özelliği arama sonuçlarını bir liste şeklinde değil kutucuklar halinde kullanıcılarına sunması olarak öne çıkıyor. Bununla birlikte şirketin kurucusu David Socher'in söylediklerine göre, You, arama sonuçlarını tamamen kişiselleştirilmiş olarak kullanıcılarına sunuyor. İlk sırada en çok tercih edilen kaynaklardan gelen sonuçları gösterirken sonrasında tarafsız kaynaklardan ve en sonda da en az oy almış çok fazla güvenilmeyen kaynaklardan gelen sonuçları gösteriyor. Aslında 2004 yılından bu yana Google bu konu üzerinde çalışmaya devam ediyor. Ancak Socher'e göre Google reklamları bu kişiselleştirilmiş sonuçları büyük bir manüplasyona uğraştıyor ve bu yüzden insanlar Google'dan uzaklaşmaya başlayacak.
 
Bana göre ortada göz ardı edilemeyecek büyük bir gerçek var, o da reklam gelirleri... Google'ın ana şirketi olan Alphabet'in yılda 183 milyar dolar gelirinin olması ve bu gelirin büyük bir kısmının reklamlardan elde edilmesi Google'ın piyasadaki en güçlü arama motoru olmasını sağlıyor. You.com gibi arama motorlarının ne kadar başarılı olabileceği konusu genellikle tartışmaya açık bir konu olarak hep karşımıza çıkacak ancak bence Google'ın tahtını sallamak için arama sonuçlarından ya da farklı tasarımlardan ziyade yenilikçi teknolojiler geliştirmek gerekiyor. Düşündüğümüzde Google, kullanıcılarına sunduğu servislerle ihtiyacımız olan her alanda karşımıza çıkıyor ve bu konu da birileri çok daha gitmek zorunda ki ancak Google'ın karşısına rakip olarak çıkabilsin.

29 Kasım 2021 Pazartesi

Blogger İçin Cloudflare CDN Kurulumu

Cloudflare, özellikle internet güvenliği, DDoS, alan adı ve sunucu gibi konularda hizmet veren Amerika merkezli bir şirket. Son dönemlerde webmaster sitelerinde sürekli olarak karşımıza çıkan Cloudflare, sağladığı ücretli ve ücretsiz hizmetlerle sitenizi hem çok daha güvenli bir hale getiriyor hem de cache özelliği sayesinde sitelerinizi %30'a kadar hızlandırabiliyor. Siber saldırılar konusunda da adeta bir kalkan gibi sitenizi koruyor. 

blogger-icin-cloudflare

Bu servisten neden bahsedeceğime gelecek olursak; blogumu ilk açtığım yılları geçecek olursam özellikle son iki üç  yıldır yoğun bir şekilde yabancı site ve ülke kaynaklı ziyaretçiler gelmekteydi. Sürekli olarak Rusya, Amerika, Kanada gibi çeşitli ülkelerden gelen ziyaretçi akınıyla nasıl başa çıkarım diye düşünüp duruyordum. En son R10.net webmaster forumunda konu açarak yardım istedim ve bana Cloudflare önerdiler. Sitemin altyapısı Blogger olduğu için Cloudflare entegrasyonu ile alakalı Türkçe bir makale bulamadım. Aramalarım sonucunda ise Techrbun sitesinde detaylı bir anlatım buldum. Aslında burada anlatacaklarım konusunda bu sitede yazılı olanların daha kısa, öz ve Türkçe hali diyebilirim. Cloudflare deneyimlerimi sizlere ilerleyen zamanlarda detaylı olarak aktarırım şu anda sadece kurulumundan bahsedeceğim.

Kuruluma geçmeden önce bu kurulumu gerçekleştirebilmek için bir özel alan adı sahibi olmalısınız ve bunu Blogger sitenize bağlamış olmalısınız. Blogspot.com şeklindeki uzantılar için Cloudflare kurulumu yapamazsınız.

Öncelikle Cloudflare sitesine girip üye olmalısınız.

cloudflare-uyelik
Üyelik bilgilerinizi doldurduktan sonra karşınıza çıkan sayfada site adresinizi yazarak sitenizi Cloudflare'a eklemeniz istenecek.
 
alan-adi-secme

 

Daha sonra aşağıdaki görseldeki gibi altta belirtilen ücretsiz hizmeti seçin ve devam edin.

plan-secme-cloudflare


Bu adımları tamamladıktan hemen sonra karşınıza çıkan sayfada özel alan adınız için verilen DNS kayıtlarını göreceksiniz. Bu kayıtları alan adını almış olduğunuz yer sağlayıcı da Cloudflare'ın size gösterdiği şekilde değiştirin.

cloudflare-nameserver-degistirme

Bu değişikliği yaptıktan sonra resimde gördüğünüz "Done, check nameservers" butonuna basın ancak alan adınızın nameserverlarının güncellenmesini ve Cloudflare sunucularına bağlanmasını beklemeniz gerecek. Bu süreç yaklaşık olarak 48 saat kadar sürebilir.

Bu adımları tamamladıktan sonra Cloudflare size bazı hızlı ayarlamalar gösterecek bunların hepsini "Enable" butonuna basarak aktif hale getirin.

Tüm adımları tamamladıktan sonra Cloudflare (nameserver yönlendirmeleri de tamamlandığında) aktif hale gelmiş olacaktır.

28 Kasım 2021 Pazar

Gönüllü Ekipler İçin Ücretsiz Zoom Alternatifleri

Şu anda dünya üzerindeki sorunlar düşünüldüğünde emin olabilirsiniz ki her bir sorun için birbirinden bağımsız binlerce gönüllü ekip birtakım çözümler üretmek için çaba gösteriyor. Bu çözümlerin üretilmesi, fikir olarak ortaya çıkması ve beyin fırtınası yapılması aşamasında da sayısız toplantılar yapılıyor ya da yapılması gerekiyor. Özellikle yaşadığımız bu son pandemi süreci ile sosyal mesafe kuralının son derece önemli olması ve online toplantı modüllerinin büyük rağbet görmesi ile büyük şirketlerin bu yazılımları bir kar aracı olarak görmesi ile gönüllü grupların toplantılar için ekstra bir maliyet yükünün altına girmeleri de kaçınılmaz oldu. İşte bende birkaç farklı gönüllü grubun bir üyesi olarak bu yazımda toplantılar için kullandığımız alternatiflerden bahsetmek istiyorum.

zoom-alternatifleri

Google Meet

Tabi ki Google gibi bir şirketin bu alanda olmaması hayal dahi edilemez diye düşünüyorum. Ülkemizde çok fazla kullanıcısı olmadığından Google aslında bu servisini Hangouts ile birlikte yıllardır şirketlere halihazırda sunuyordu. Pandemi sürecinde Zoom gibi modüllerin piyasayı domine etmelerinden hemen sonra Google bir adım atarak Hangouts Meet adındaki bu özelliğini tüm Google üyeleri için ücretsiz hale getirerek, Hangouts'dan ayrı bir modül haline getirdi ve Meet adıyla tüm üyelere ücretsiz bir şekilde sundu. Şu an için İOS, Android için indirilebilir olan bu uygulamaya online olarak web tarayıcınızdan da bağlanabilirsiniz. Ayrıca toplantı kayıtlarını da Google Drive hesabınıza yedekleyebiliyorsunuz.

Yandex Telemost

Bir bilgisayar uygulaması da bulunan Telemost'ta Yandex tarafından geliştirilmiş bir başka alternatif... Aslında işlevsel olarak aşırı basit ve çok kullanışlı bir uygulama ancak kullanmak için Yandex hesabınızın olması gerekiyor. Belirtmek isterim ki belki profesyonel toplantılar için bu uygulama sorun oluşturabilirmiş gibi bana.Yaptığım denemelerde toplantının kaydını bilgisayarıma doğrudan kaydetti aslında ancak uygulama toplantı içeriğini kaydetmemiş. Yani uygulamanın penceresi görünüyor ancak uygulama penceresi içerisinde katılımcıların görüntülerini almamış. Muhtemelen yeni güncelleme ile düzeltilecektir ancak siz yine de uygulamayı kullanmadan önce deneme kayıtları yapmayı unutmayın.

Skype Meet

Skype, aslında yıllardır görüntülü görüşmeye imkan vermesinden dolayı çok uzun zamandır kullanılan klasik bir yöntem haline geldi. Ancak Zoom'un alternatifi olması için Meet adında yeni bir alt servis ortaya çıkardı. Skype Meet ücretli bir versiyonu olan iş odaklı ve online toplantı amaçlı oluşturulmuş bir proje ancak 30 günlük deneme sürümü ile toplantı kayıtlarını bilgisayarınıza indirebiliyorsunuz. 30 günden sonra toplantı kayıtlarını alamayacağınız ücretsiz sürümle devam edebiliyorsunuz. Bu özelliğinden dolayı son sırada kendisinden bahsetmeyi tercih ettim.

25 Kasım 2021 Perşembe

Sanal Evrenlere Merhaba Deme Vakti

Geçtiğimiz aylarda sıkça konuşulan konulardan biri oldu bu sanal evrenler... Özellikle Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg'in Meta adında yeni bir şirket kurduğunu ve Metaverse, yani sanal dünyalara, yatırım planlarının olduğunu açıklamasından sonra tüm bloglarda, gazetelerde, haber sitelerinde, Youtube kanallarında konuşulmaya başlandı bu konu... Peki nedir arkadaş aslında bu Metaverse olayı, nedir bu sanal dünyalar?
 
metaverse-facebook

Büyük bir çoğunluğumuzun izlediğini düşünerek doğrudan Ready Player One filminden yola çıkarak anlatacağım bu konuyu... Ready Player One filminde, dünyadaki tüm insanlar sanal gerçeklik gözlükleriyle bağlandıkları bir ağ üzerinden sanal bir dünyada kendi avatarlarını oluşturup, çeşitli görevler yapıyor, oyun oynuyor ve ticaret yapıyordu. İşte Metaverse'de tam olarak bu tarz bir sanal dünyanın inşasını konu ediniyor. İçin oyun oynayabilir, kendi avatarlarınızı oluşturabilir, Metaverse Coinler ile alışveriş yapabilir, NFT projelerinizi satabilir ve yeni coinler kazanabilir daha sonra da bunları harcayabilirsiniz. Gerçek hayatta yaptığınız herşeyi sanal gerçeklik ortamında sanal bir dünya da sanal bir şekilde aynen yapabilirsiniz.

Araştırmacıların ve bazı teknoloji blogu yazarlarının göre bu çalışmalar ilerleyen zamanlarda zihnin aktarımı konusunu gündeme getirecek ve doğrudan insan zihninin bu sanal ortamlara aktarılmasıyla artık dijital yaşam döngüsünün hayatımıza gireceğini, Metaverse projesi ile Neuralink projelerinin bu ortak amaç uğruna ortaya atılmış birbirini tamamlayan iki proje olduklarını ve artık gerçeklik algımızın tamamen sanal dünya olacağına yönelik teorilerine dahi denk geldim. Ancak bence bu aşamaları düşünmek için henüz erken...

Metaverse projesi bir blockchain projesi olarak karşımıza çıkıyor ve Metaverse hayatımıza girdikten hemen sonra oluşabilecek algıları konuşmak gerek... Özellikle ülkemizde, sosyal medya kullanımı konusunda yeterli eğitimi olmayan ebeveynlerin evlatlarına verebilecekleri tek eğitimin kısıtlama olduğunu, devlet politikalarının çıkarılan kanunlar ve yasal düzenlemelerle internet ortamında bulunan mecraları kendi düşüncelerine göre zararlı görmelerinden dolayı kısıtlamaya ve hatta kapatmaya çalışmalarını göz önünde bulunduracak olursak, Metaverse için endişelenmemize ya da düşünmemize daha çok var demektir. Öncelikle bu konuyu açıklığa kavuşturmalıyız. Engelleyerek hiçbir şeyi yok edemeyiz.

24 Ekim 2021 Pazar

Blog Projeleriniz İçin Neden Blogger Tercih Etmelisiniz?

Genelde webmaster forumlarına ya da platformlarına baktığınızda insanların blog projeleri için sürekli olarak Wordpress tercih ettiklerini, Blogger için çekingen davrandıklarını görürsünüz. Ancak bana göre blog fikri zaten başlı başına bir hobi özelliği taşıyan ve tamamen insanların isteğine göre şekillenebilecek bir proje türü olduğu için bu işin en masrafsız hali Blogger en iyi seçenektir her zaman. Tabi ki birçok webmaster Blogger'ın yeterince profesyonel olmadığını SEO ve özgünleştirme konusunda Wordpress'in daha iyi olduğunu savunmakta ve bence bu konuda da sonuna haklı bir iddiayı desteklemekteler. Ancak "Neden Blogger?" sorusuna verebileceğim cevaplar her zaman aynı olacaktır.

blogger

Ücretsiz
 
Bir kere blog konusu dediğim hobi amaçlı yapılıyorsa ve herhangi bir gelir amacı söz konusu değilse Blogger bence en iyi seçenek. Neden zaten gelir beklentin olmayan bir projenin altyapısı ve tanıtımı için gereksiz harcamalar yapasın ki? Ayrıca maliyet konusunu geçtim. Wordpress ile tüm ayarları kendin kontrol edebilmenden dolayı olay artık bir yerden sonra "şu ayarı da yapayım, şunu da düzelteyim öyle paylaşırım" gibi bir duruma düşüyor. Wordpress için sürekli gelen güncellemelerle arama motoru optimizasyonunu en iyi biçimde yapmak için yeni eklenti ya da eklentiler satın almak gerekebiliyor. Eğer sizde benim gibi hobi amaçlı bir proje hedefliyorsanız Blogger en güzel seçenek olacaktır.

Kullanımı Kolay
 
Blogger çok tümleşik ve basit bir sistemdir. Tema değiştirmek ya da yeni tema yüklemek kolaydır. Kodlama bilmiyorsanız internette birçok ücretsiz Türkçe tema bulabilirsiniz. Dahası yazı eklemek, paylaşmak, gönderi oluşturmak, ayar yapmak oldukça kolay ve basittir. Hiçbir kodlama dili bilmenize ya da profesyonel biri olmanıza gerek yok. Her işinizi basit bir şekilde halledebilirsiniz ve bunları ücretsiz bir altyapı ile ömür boyu saklayabilirsiniz.

23 Ekim 2021 Cumartesi

Sendikalar İçin Teknolojik Tavsiyeler

Uzun süredir, hatta blogumu ilk açtığım günden beridir, sendikalarla ilgili birtakım makaleler yazıyor ve birilerine ulaşmaya ve ulaştırmaya çalışıyorum. Ancak gördüğüm o ki eleştirilerimin birçoğu gözler önüne serilirken verdiğim tavsiyelerin birçoğu da ne yazık ki kulak arkası edilmeye hep devam ediyor. Her başarılı sendikadan görmeyi beklediğimiz hareketler bunlar...

sendika-teknoloji
 

Neyse ki bu yazımda başlıktan da anlaşılabileceği üzere "başarılı sendika nasıl olur" ya da "işçinin hakkını hangi sendika daha iyi savunur" gibi değil de "teknolojiyi sendikalar nasıl kullanmalıdır ve kullanabilir" bir öneriler zinciri şeklinde sizlere bir yazı sunmayı düşünüyorum. Öncelikle belki de daha önce yazdığım yazılarımda söylediklerimi tekrarlar nitelikte bilgiler vereceğim ancak bu sefer biraz daha istatistiklerle ve net bilgilerle konuşmayı düşünüyorum. Şimdi isterseniz hemen başlık başlık başlayalım ya da konuyu okumak için biraz daha bekleyin ve yeni yazacağım e-kitabı ücretsiz indirerek okumayı deneyin. Tabi kitap biraz daha detaylı ve bol içerikli olacak...

Youtube

Dünya üzerinde yaklaşık 2.3 milyar üyesi bulunan sosyal ağ, özellikle ülkemizde medyaya başkaldırı gösteren eski TV kanalı yayıncılarının ve amatör sunucuların sığındıkları ilk mecra olma özelliğini taşıyor. Özellikle muhalif bir görüş benimsiyorsanız Youtube'da kendinize has bir kitle edinmeniz oldukça kolay oluyor. Tabi ki her sendika doğası gereği muhalif olmak zorundadır. Buradan hareketle Youtube sendikaların yaptıkları işleri, eğitimlerini, hizmetlerini ya da düzenledikleri basın açıklamalarını yayınlayabilecekleri muhteşem bir ortam olarak karşımıza çıkıyor. İnsanların ilgisini çekmek, kullanıcıları kendinize abone etmek ya da beğeni sayılarınızı artırmak için diğer sendikaları kışkırtmanıza gerek yok. Bir sendika uzmanı olarak paylaşabileceğiniz şeylerin listesini çıkarın ve bunları yayınlamaya başlayın.

Twitter & Facebook

Artık sosyal medya kelimelerini kullandığımız anda aklımıza ilk gelen platfromlar olan Twitter ve Facebook hakkında çok fazla detaylı şeyler yazmama gerek olduğunu düşünmüyorum. Twitter'ın etiket özelliği ile Facebook'un gruplar özelliği zaten sendikalar tarafından aktif olarak kullanılan ve belli bir kampanya ile alakalı ilk başvurdukları yöntemler oluyor. O yüzden sizlere biraz daha farklı ve şaşırtıcı şeyler sunmam gerektiğini düşünüyorum.

Instagram

Instagram konusunda sizi çok fazla şaşırtacak şeyler söylemeyeceğim. Sonuçta sendikada yenen yemeklerin resimlerini ya da sadece sendika binasının fotoğrafını paylaşacak değilsiniz. Instagram ile oluşturduğunuz bir kampanyanızı desteklemek biraz zor olacaktır. Ancak burayı bir duyuru ve anlık canlı yayın aracı olarak kullanabilirsiniz. Takipçilerinize, hikayeler ve gönderiler paylaşarak kampanyalarınızın duyurularını yapabilir ve canlı yayın özelliği ile basit bir telefon aracılığıyla eğitimlerinizi ya da etkinliklerinizi üyelerinize anında ulaştırabilirsiniz.

Tumblr

Aslında bundan 8 yıl önce gerçekten popüler ve adından sık sık söz ettiren bir platformdu Tumblr. Son dönemde şirketin zor bir süreçten geçmesi ve sürekli olarak el değiştirmesi, gündemden düşmesi ve platforma yenilikler gelmemesi, bu platformun kullanılırlığını azalttı. Ancak sendikaların etkinliklerinde ve projelerinde kullanabilecekleri blog eksikliğini çok kolay ve basit bir şekilde giderebilecek bir platform. Düzenlenecek etkinlikler için bilgilendirici metinlerin olduğu, sosyal medya üzerinde yapılan paylaşımların bir araya toplandığı bir dijital almanak oluşturmak için kullanılabilir. Son derece kullanışlı ve güzel bir sunumla büyük bir etki bırakabilecek biçilmiş bir kaftan.

E-Posta

Haftalık ya da aylık bültenler, sendikalar ve araştırmacılar için mükemmel bir takip aracıdır. Sendikalar yaptıkları faaliyetleri bu bültenlerle yayınlayarak online varlıklarını üyelerine ve meraklılarına paylaşabilir ve böylece kendi takipçi kitlelerine haftalık ya da aylık bilgilendirmeler yapabilir.

Şimdilik bu konular hakkına basit bilgiler vermeyi yeterli buluyorum. Çok daha detaylı bir bilgilendirme için elektronik kitabın daha doğru bir kaynak olabileceğini düşünüyorum.

9 Ekim 2021 Cumartesi

Sendikalarda İnsan Kaynakları Süreçleri

Bildiğiniz üzere bir süredir dil eğitimi için yurtdışındaydım. Artık Türkiye'ye dönüş yaptım ve klasik iş arama süreçlerine girdim. Bir süredir tekrar sendikalarda iş bulmak için emek sarfediyorum. Aslında yine eski yazılarımdan birinde de bahsetmiştim: İş aramak tam zamanlı bir iştir. Bende bu kuralla hareket ederek, iş arama sürecimde acele etmeden serin kanlılıkla tüm yakın ilişkilerimi kullanmaya ve yeni çevreler edinmeye çalışıyorum. Ancak sendikalarda iş bulmak ne yazık ki bilgisayar başında oturup Linkedin ya da Kariyer.net gibi internet sitelerinde yayınlanan ilanlara başvurmak kadar basit olmuyor.

sendika
 

Daha önceki yazılarıma yine atıfta bulunmam gerekirse sendikaların personel profillerinden ve iç yapılarından bahsetmiştim. Bu konulara daha fazla değinmeyeceğim. Burada bahsetmek istediğim şey ise iş arama süreçlerinde başımdan geçenleri genel geçer bir şekilde sizlere aktarmak. Öncelikle sendikalarda çalışmak isteyen biriyseniz bu kararınızı iki defa düşünün. Bunun nedeni sendikal kariyeriniz ve tecrübeniz sendikalar dışında başka hiçbir kurumda işe yaramaz. Özellikle özel sektöre yaptığınız başvurular saniyesinde red edilir. Bu yüzden bu konuda nasıl bir kariyer planlaması yapacağınıza önceden karar vermelisiniz.

Kesinlikle ama kesinlikle işe uygun eleman alınmasını beklemeyin. Alice ile birlikte Harikalar Diyarı'nda yaşamıyorsunuz. Burası bir sendika, burada her zaman elemana uygun iş uydurulur, işe uygun eleman bulmak işçinin hakkını savunan kurumlara göre bir şey değildir. Nerede bir akraba, bir tanıdık ya da bir gün işimize yarayabilecek, işimizi görebilecek biri varsa ilk onu alalım düşüncesiyle hareket eder işini hakkıyla yapan sendikalar... Yoksa toplu iş sözleşmesinde işe yarayan bir hamle yapabilecek bir toplu iş sözleşmesi uzmanına ya da uluslararasında yerimizi iyi bir konuma getirebilecek bir dış ilişkiler uzmanına ya da sendikamız bünyesinde yeni işyerleri örgütleyebilecek bir çevresi olan örgütlenme uzmanına neden ihtiyaçları olsun ki bu güçlü sendikaların... Lütfen ama bu konular zaten zamanla kendiliğinden rayına oturabilecek işler, hiçbir şey olmadı en kötü işveren işçilerinin hakkını layıkıyla savunan bir toplu iş sözleşmesi hazırlar, bizim bu işin ehli sendikacılarımız da onu imzalar. Bu işin ehli sendikacılarımızın bunlardan çok daha önemli işleri de vardır. Antalya'da, Bursa'da, Erzurum'da, Muğla'da ya da Niğde'de başkanlar kurullarını toplayıp sonraki seçimin hazırlıklarını konuşup tatil yapmaları lazım.

İşin latifesi bir tarafa ne yazık ki ülkemizdeki sendikalar profesyonel yapıya erişmedikleri için, sendikacılarımız da profesyonelliği sadece bir seçim propagandası olarak kullandıkları için sendikalarda insan kaynakları süreçleri konusunda bir gelişmeden ya da benzeri bir durumdan söz etmem mümkün değil. Sadece size söylebileceğim eğer ki gerçekten severek yapabileceğinize inanmıyorsanız, yol yakınken sendikal kariyerden uzak durmanız.

Bana sorarsanız "sen neden devam ediyorsun? diye. Ben gerçekten sendikal kariyer hedefleyen ve sonuna kadar bu kariyerin meyvelerinden faydalanabileceğimi düşündüğümden dolayı bu konuda halen daha ısrarcıyım. Benim gibi düşünen değerli uzmanlar, umarım bir gün yollarımız kesişir ve sizlerle tanışma fırsatını elde edebilirim. Görüşeceğimiz güne kadar, sevgiyle ve özellikle sabırla kalın...

8 Ekim 2021 Cuma

Çelik Kadar Sağlam Platform: Twitter

Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız o büyük Facebook Grubu'nu oluşturan servislerin kesintisini hatırlarsınız. İnstagram, Whatsapp ve Facebook'a 6 saat boyunca ulaşamadık ve Twitter ve Telegram için adeta bir şahlanış günü oldu. Hatta o kadar ki Twitter, anlık aktif kullanıcı sayısındaki artıştan dolayı kullanıcıların mention ve twit akışlarını göremediklerini ve bu problemlerin kısa sürede giderildiğini açıklayan bir özür twiti yayınladı. Ayrıca kullanıcıların raporlarına göre de Telegram'da yoğunluktan dolayı yavaşlık yaşandığı bildirildi.

twitter
 

Peki Facebook mühendisleri nasıl oldu da bu duruma müdahele edemedi? Bu sorunun cevabına geçmeden hemen önce biraz klasik olarak bu ve benzeri durumların her yaşanmasında ortaya atılan iddialardan bahsetmek gerek... Klasik bir kere Facebook'un hacklenmesi dedikodusu kesinlikle döndü hatta ve hatta Twitter CEO'su Jack Dorsey'de bu muhabbete katıldı. Bir kullanıcı Facebook'un hacklenerek alan adının satışa çıkarıldığını gösteren bir twit attı ve Jack Dorsey ise fiyatını sordu. Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Jack Dorsey, alaycı bir üslupla da olsa Twitter'ın gücünü bir kere daha ortaya koydu.

Bunun haricinde Facebook, İnstagram ve Whatsapp bilgilerimizin sızdırıldığı ile ilgili dedikodular zaten döndü ve sürekli olarak dönmeye devam ediyor. Burada sıradışı olan taraf kullanıcı sayısındaki abartıdan geliyor. Kesintinin 6 saat sürmesinden dolayı çalınan profillerin sayısı da fazlalaştı. Tam tamına 1.5 milyar profil bilgisinin çalındığı iddia edildi. Ancak hem Amerika'nın önde gelen üniversitelerinden hem de dünyanın en büyük siber güvenlik firmalarından olan Karspersky'den gelen açıklamalarla böyle bir durumun olmadığı bilgisi verildi.

Kesintinin ilerleyen saatlerinde öğrendik ki Facebook bir açıklama yaparak bu durumun nedenlerini blog sayfasında tüm dünya ile paylaştı. Facebook yaptığı açıklamada “Bir altyapı sorunu yaşadık, sorunu çözebilecek materyallerimiz de hata verdiğinden dolayı süreç uzadı.” diyerek süreç hakkında bilgi vererek tüm iddialara açıklık getirmiş oldu.

Şimdi tüm bu dedikoduları bir kenara bırakarak çelik gibi sağlam platform Twitter'a bakalım. Bir anda gelen kesinti ile birlikte Twitter tarihindeki en fazla anlık aktif kullanıcıya ulaşan platform bu gibi durumlara daima hazır olduklarını sadece o anda yaşanan aşırı yüklenmenin beklediklerinden çok daha fazla olduğundan dolayı bazı servislerde çok kısa süreli bir kesinti yaşadığını duyurdu. Kullanıcıların güvenilir limanı olarak dimdik ayakta duran Twitter, Facebook bünyesindeki platformlarda yaşanan kesinti fırsatını iyi değerlendirmişe benziyor.

Twitter'ın yanı sıra Telegram'da aynı şekilde kendini öne çıkaran ve yoğunluk yaşamasına rağmen ayakta kalan platformlardan biri oldu.