20 Aralık 2021 Pazartesi

| Asgari Ücret Zammı Sonrası İçin Beklentilerim

Bildiğiniz üzere 2022 yılı için yeni asgari ücret belli oldu. Asgari ücrete yapılan yeni zam sonrası bizi neler bekliyor? Aslında tahmin yürütmek ve bu konuda bir fikir sahibi olmak çok zor olmasa gerek. Sonuç olarak ülkenin ekonomik durumuna ve neredeyse her gün karşı karşıya kaldığımız zam furyasını da göz önünde bulundurursak ekonomist olmasakta bir takım tahminler yürütebiliriz diye düşünüyorum. Bu yazımda da sizlere kendi kişisel tahminlerimden bahsedeceğim.

asgari-ucret
 

Asgari ücrete gelen yeni zamla birlikte belki de benim hayatımda gördüğüm en doğru seviyeye yükselmiş durumda. Ancak ortada çok ufak bir zaman kayması söz konusu diyebiliriz. Keşke ekonominin bu kadar dar boğaz içerisinde olmadığı ve belli bir standarta oturduğu bir dönem içerisinde olsaydık ve bu asgari ücret zammı o şekilde yapılmış olsaydı. Ancak ne yazık ki ülkemizde sadece son dönem hükümeti değil geçmiş dönem hükümetlerinin de yaptığı gibi yine bir dar boğazın içerisinde iken böyle bir zammın gelmiş olması hevesimi kursağımda bıraktı diyebilirim. Asgari ücret zammı için son derece seviniyorum ancak alım gücü ve enflasyon verilerine baktığımızda da ne yazık ki yapılan %50'lik zammın bile yetersiz kalacağını düşünüyorum. Hatta bunu tek düşünen ben de değilim, ülkemizin önde gelen ekonomistleri de aynı fikirde. Ben aslında bu yazımda biraz onlardan da alıntılar yaparak kendi fikirlerimi size aktarmayı düşünüyorum. Bu yüzden biraz uzun bir yazı olabilir. Okumanız dileğiyle...

Öncelikle asgari ücret için yapılan Gelir Vergisi ve Damga Vergisi'nden muaf olması kararını son derece doğru karşıladığımı belirtmek isterim. Sonuç olarak zaten büyük bir ekonomik sallantının içerisindeyken üstüne bir de gelir vergisi ve damga vergisi ile işçinin elde ettiği kazancın azımsanmayacak bir kısmının yine vergilerle elinden alınması durumuna eski bir sendikacı olarak çok doğru bulmuyordum. Emeği ile kazanç elde etmeye çalışan insanların zaten hayatlarını idame ettirebilmek için yeterli olmayan bir ücretin üzerinden vergi alınması son derece yanlış bir hareketti. Neyse ki bu yanlış sonunda giderildi.

Öncelikle asgari ücret zammının açıklanması ile birlikte tüm televizyon kanallarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Son 45 yılın en büyük artışı" ifadesi döndü durdu. Tüm haber programları, yorumcular ve sunucular bu konuya sürekli değindiler. Tam o sıralarda DİSK Araştırma Merkezi, Twitter üzerinden bir paylaşım yaparak, yapılan zammın aslında bahsedildiği gibi son 45 yılın en yüksek zammı olmadığını, geçmişte daha yüksek oranlarda zamlar yapıldığını belirtti. Bu paylaşımı aşağıda görebilirsiniz.

disk-ar-tweet

Asgari ücrete zam yapılması son derece olması gereken bir gereklilikti. Türk-İş başta olmak üzere tüm sendikalar bu zammın gerekliliğinden yıllardır bahsediyorlardı. Ancak asgari ücrete zam yapılması ne yazık ki günümüzde çok fazla bir anlam ifade etmedi. Her geçen gün tüketim mallarına gelen zamlar ve döviz kurunun dengesizliği asgari ücrete yapılan zammı anlamsızlaştırdı. Tüketim mallarındaki fiyat artışı ile birlikte enflasyonun da yükselmesine ve satın alım gücünün günden güne erimesine neden oluyor. Enflasyon verilerine baktığımızda bunu net bir şekilde görmekteyiz. Değerli iktisatçılarıımızdan Mustafa Sönmez'in bu konu hakkında yaptığı paylaşım ise durumun ne kadar ciddi olduğunu gözler önüne seriyor. Her geçen gün gelen zamlarla birlikte enflasyon verilerinde yaşanan artış asgari ücret zammının daha uygulanmadan erimesine neden oluyor.

mustafa-sonmez-tweet

Asgari ücret konusunda bir diğer önemli husus ise satın alım gücü konusudur. Şu anda tüketici ürünlerine gelen zamlar ne yazık ki asgari ücretlinin satın alım gücünü sürekli olarak eritmektedir. Bu konuyla ilgili zammın açıklanmasından bir gün önce yine ülkemizin önemli ekonomistlerinden biri olan Özgür Demirtaş, yaptığı bir paylaşımda bu konuya değinerek zammın çok fazla bir anlam ifade etmeyeceğine değinmiş ancak bazı kesimlerden tepki görmüştü. Ancak zam açıklandıktan hemen sonra yapılan bazı görseller aslında Özgür Demirtaş'ın haklı bir ifade kullandığını ve satın alım gücünün erimekte olduğunu gösterdi.

ozgur-demirtas-tweet

Satın alım gücü kadar önemli bir diğer konu ise yaşanabilecek işsizlik artışıdır. Şöyle ki işveren maliyeti asgari ücretle birlikte yükselmekte ve işverenlerin güncel ekonomik koşullarda bu yükün altından kalkmaları son derece zorlaşmakta. Dövizin her geçen yükselmesi ve TL'nin değer kaybetmeye devam etmesiyle birlikte işverenlerin girdi maliyetlerinin yükselmesine ek olarak asgari ücrete gelen zammın da ekstra bir yük olarak işverenlerin karşısına çıkması, işverenlerin elini kolunu bağlamakta ve zorunlu olarak Ocak ayından sonra işçi çıkarımlarının başlamasına neden olacaktır. Bu benim şahsi görüşüm olmakla birlikte bu görüşümü destekleyecek önemli olaylardan biri olarak Turyol firmasının İstanbul'da gerçekleştirdiği seferleri durdurması kararını gösterebilirim. Döviz kurunun yükselmesiyle birlikte maliyetlerini karşılayamayan Turyol firması artık sefer düzenlemeyeceğini bildirdi. Bu da Turyol'a bağlı vapurlarda çalışan işçilerin ne yazık ki artık işsiz kalması demek oluyor. İlerleyen günlerde artan maliyetlerin altında ezilecek olan küçük ve orta büyüklükteki bir çok işletme de ne yazık ki kepenk kapatma riskiyle karşı karşıya kalabilir. Bu durumda yaşanabilecek bir işsizlik enflasyonunun ülkemiz ve çalışma hayatımız için son derece sancılı bir dönem yaratabileceğini düşünüyorum. Böyle bir durumun yaşanması durumunda ise sonucun ne olacağını hepimiz yaşayıp göreceğiz.

Teknolojiyi seven aynı zaman işçi hakları, toplu iş hukuku ve iş hukukuna ilgisi olan ve sendikalar hakkında araştırma yapmayı seven birisiyim sadece... Çalışma Ekonomisi mezunu ve sendika uzmanı...